- Bismillah’taki Rahman: Büyük nimetlere yani yıldızlara güneşlere aylara anasır ve madenlere bakar.
- Rahim: Küçük nimetlere yani nebatat, hayvanlara ve meyvelere bakar.
- Not: Küçük nimetler, büyük nimetlerin sonuçları ve mütemmimi (tamamlayanı) olduğundan küçük nimetler kıymet olarak büyük nimetlerden daha büyüktür.
- Bismillahirrahmanirrahim, kâinatın kıraati ve nizamının tilavetidir. Yani Bismillah, arş-ı azamdan nüzul ile kâinatın sistemine göre kıraat olunmuştur veyahut kâinat kitabı besmelenin yazılışına göre tanzim edilmiştir. Kâinatın lisan-ı hali bunu tarif eder. Bu meselenin detayını öğrenmek isteyen On Dördüncü Lem’anın ikinci makamına bakmalıdır.
- Hem Bismillah’ın be’sinden Lafzullah’a kadar olan kısım enfüsi tefekkürle (fiilimizden, ruhtaki sıfatlarımıza, istidatlardan kalbimizde tecelli eden Esma-i İlahiye’nin gölgesine Esma-i İlahiye’nin gölgesinden Daire-i Vücub’a çıkan bir seyirdir). Daire-i Vücub’a ulaştıran miracın batınını gösteren velayetin seyrine benzer.
- Lafzullah’tan sonra Rahman ve Rahim isminin gelmesi ve ‘mim’ harfinde bitmesi, Peygamber Efendimizin (asm) miraçtan risaletle geriye dönmesi ve küllî seyahatini tamamlamasına benzer.
Özetlersek,
- Lafzullah Daire-i Vücubun ünvanıdır.
- İki hayır da daire-i mümkünat ve kâinatın unvanıdır.
- B; ise Daire-i Vücub ile daire-i mümkünatın arasındaki irtibat ve intisabın unvanıdır.
- Bismillahdaki ‘sin’ harfinin uzun olması Daire-i Vücubun bütün Esma-i mümkünatı ihata etmesi ve tecellisine bir işaret olmuştur.
Biz Dahi Başta Ona Başlarız.
- Burada onunla yerine ona kelimesi kullanılmıştır. Hâlbuki Türkçe gramer kurallarına göre onunla kelimesi daha münasip görünüyor. Peki, neden bu kelime kullanılmış? Evet, bu kelimenin kullanılmasında şöyle derin bir nükte Risale-i Nurda beyan edilmiştir.
- Bir iş veya ameldeki maksat ayrıdır, vasıta ayrıdır. Mesela sofraya oturduk yemeğe başlarken Bismillah Eğer onunla başlarız denmiş olsaydı, yemeği yemek asıl maksat; Besmele ise araç olurdu. Hâlbuki ona kelimesini kullanmakla Besmele’nin vasıta olmadığı bilhassa asıl gaye olduğu vurgulanmıştır. Aşağıda manası yazılan bir hadis-i kudsinin dürbünüyle meseleye bir bakış açısı getirelim
- Cenab-ı Hakk bir hadis-i kudside buyurmuştur: “Gizli bir hazineydim, bilinmek istedim, âlemi yarattım.”
- Buna göre her şey Cenab-ı Hakk’ın gizli kemalatını tarif eden bir eser, bir sanat, bir mektup ve bir kitaptır. Her şeyin keyfiyetide onu tarif eder.
- Eşyanın keyfiyeti: Eşya üzerindeki dakik sanatlı tezyinat, manidar mehasin ve hikmetli nukuş ile sülendirilmesidir.
- Şuur sahibi olan insanın yaratılışındaki asıl maksat; mahlukat ayinelerinde o Zat-ı Akdes’in gizli, güzel cemal, ve kemalini görmek, bilmek, tanımak, sevmek ve ona ayine olmaktır.
- Rabbimiz kendisini tanıtmak ve bilmek için bizlere hadsiz cihazlar vermiş ve bu cihazların her birini memnun etmek için maddi ve manevi çok nimetler ikram etmiştir.
- Mesela, bizlere iştihalı bir mide vermiş ve o midenin ihtiyacını gidermek için yeryüzü sofrasını leziz nimetlerle donatmıştır. Bizleri o sofraya cezb ve celb etmek için birbirinden cazibedar güzellikler, kokular, tatlar, lezzetler yerleştirmiştir.
- İnsan o meyvenin yanına iştihanın verdiği bir cazibe ile gider, elini dokunurken şöyle düşünür: Bu dalın ucuna nimeti asan Zat-ı Kerim temerküzü esmasıyla onun yanında hazır ve nazırdır. “Bu nimet içinde tecelli eden çok esmasıyla kendini bildirmek, tanıtmak ve sevdirmek istiyor.”
- İşte o daldaki meyvenin yanında her an bütün isimleriyle hazır ve nazır olan Allah’tan alıyormuş gibi hayal ederek, fiilinde ve amelinde huzur-u daimiyi elde etmek maksadıyla Bismillah Bu tarzda amel etmek huzuru daiminin en müessir (tesirli) yoludur.
- Şuur sahibi insanın yaratılmasındaki asıl maksat budur. Yoksa kendi midemizi doyurmak asıl maksat değildir. O zihayat meyve adeta şükre vesile olmak için o dalın ucuna yerleştirilmiştir.
- Maalesef bizler meyve yemeyi midemizi doyurmayı asıl maksat olarak gördüğümüzden, Bismillah kelimesi alışkanlık haline gelmiştir.
- Madem hadsiz nimetleri ve ikramlarıyla bizi bildiğini bildiriyor. Öyle ise biz dahi hürmetle onu bildiğimizi bildirmek için Bismillah
- Onu tanıyan onun ismini tahattur eder, alır ve ona göre hareket eder. Allah’ı tanımayan onun ismini almaz. Öyle ise zişuur olarak yaratılmamızdaki en ehemmiyetli maksat Halik’ımızı iman ile tanımak ve her amelimizi işlerken onun kudret ve rahmetinden imdat ve yardım istemektir.
Alıntıdır
Bir yanıt yazın