Yıldızlar, Güneş ve Gezegenler
Galaksi
“Güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah’tır.” A’raf, 54
Uzayda milyonlarca yıldızın bir araya gelerek oluşturdukları topluluğa galaksi denilir. Uzayda 100 milyardan fazla galaksi olduğu ve her galakside de ortalama 100 milyarın üzerinde yıldız bulunduğu kabul edilmektedir.
Güneş sistemimizin içinde bulunduğu galaksiye Samanyolu Galaksisi denilmektedir. Disk şeklindeki bu galakside 200 milyar yıldız vardır. Bir ucundan çıkan ışık diğer ucuna 120 bin ışık yılında varmaktadır.[1]
Güneş
“Güneş ve ay hesap iledir.” (Rahman, 5)
“Güneş, kendisi için belirlenen yerde (yörüngesinde) akar, gider.” (Yasin, 38)
Bizim lâmbamız ve sobamız olan Güneş, dünyamızdan bir milyon defa büyüktür. Kendi etrafında saatte 70.000 km hızla döner ve ortalama 25 günde devrini tamamlar. Uzayda ise Samanyolu Galaksisindeki yörüngesinde saniyede ortalama 250 kilometrelik bir hızla seyahat eder.[2] (Güneşin 10 saniyede kat ettiği 2500 kilometrelik mesafeyi Jet uçakları ancak bir saatte kat ederler). Tabii ki, bu seyahat esnasında bütün gezegenler de ona eşlik ederler.
Cenab-ı Hak, onu ve onun gibi milyonlarca yıldızları gazyağsız, odunsuz, kömürsüz yandırıyor ve söndürmüyor. Onları feza âleminde topluca ve çok süratli bir şekilde gezdiriyor ve birbirine çarptırmıyor.
Güneş Gezegenlerinin Sayısı
“Ben (rüyamda) on bir yıldızla güneşi ve ayı gördüm.” (Yusuf, 4)
Güneş çekim kuvvetiyle etrafındaki gezegenleri kendine bağlamış, etrafında döndürmektedir.
Bugünkü bilim bu gezegenlerin 9 olduğunu söylese de, Üstad Bediüzzaman risalelerin değişik yerlerinde gezegenlerin 12 olduğunu söylemektedir. Bu durumda akla şu soru gelmektedir: Acaba Üstad kendi zamanındaki astronomi gezegenlerin 12 olduğunu söylediği için mi, yoksa –her ne kadar bilim keşfetmemişse de- gezegenlerin 12 olduğunu keşfen bulduğu için mi böyle söylemiştir?
Her iki ihtimalde mümkün görünmektedir. Şöyle ki:
- yüzyılın başlarında Güneş gezegenleri 12 sanılıyordu. (Veya bu Osmanlıda böyle kabul ediliyordu). Abdullatif Harputî, (1842-1916)“Tenkihu’l-Kelâm”adlı eserinde eski âlimlerin gezegenleri 7 kabul ettiğini, fakat son dönem bilim adamlarının ise bunların 12 adet olduğunu söylemektedir. Daha sonra bu 12 gezegeni şöyle sıralamaktadır: Merkür, Venüs, Yer küre, Merih, Westa, Bonan, Siris, Palas, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Luriya’dır.”[3]
Harputî’nin zikrettiği Merih’le Jüpiter arasındaki gezegenler, bugünkü astronomi tarafından astroid denilen küçük cisimler sınıfına dâhil edilmiş, gezegen statüsünden çıkarılmıştır.[4]
İkinci ihtimale gelince, her ne kadar bugün gezegen sayısı 9 kabul edilse de, resmi olmayan bazı bilgiler bize başka gezegenlerin bulunduğunu haber vermektedir.[5]
Gezegenlerin Hareketleri
“(Yıldızların yörüngesi olan) yollara sahip göğe andolsun.” (Zariyat, 7)
Bütün gezegenler kendi etraflarında ve Güneşin etrafındaki yörüngelerinde çembere benzer elips şeklinde dönerler. Gezegenlerin Güneş etrafındaki hızları Güneşe olan yakınlıklarına göre değişir. En yakın en hızlı, en uzak en yavaştır. Örneğin Merkür ortalama saniyede 48, Venüs 35, Dünya 30, Merih 24, Jüpiter 13, Satürn 10, Uranüs 7, Neptün 5,5, Pluton, 5 km hızla seyahat ederler.[6]
Gezegenlerin hareketleri esnasında Güneşe olan uzaklıkları, Güneş etrafında ve kendi çevrelerinde dönme hızları sabittir ve hiç değişmez.
Çekim Kuvvetindeki Denge
“Muhakkak ki Allah, gökler ve yer (bulundukları yerden) zail olmasınlar (gitmesinler) diye onları tutmaktadır. Eğer O, onları tutmasaydı ve onlar bulundukları yerden zail olsaydı onları ondan başka kim tutardı.” (Fatır, 41)
Cenab-ı Hak, kütlelere bir çekim gücü vermiştir. Fizikçiler bunu kütle çekim kuvveti olarak isimlendirmişlerdir. Bu çekim gücünden dolayı bırakılan her hangi bir nesne yeryüzüne düşer, nehirler yüksek yerlerden aşağıya doğru akar.
Peki, dünyamıza yakın olan ay, niçin dünya üzerine düşmez? Ay dünya üzerine düşmez, çünkü dünya her ne kadar ayı çekse de, ayın da kendi etrafında dönmekten kaynaklanan merkez kaç kuvveti vardır. Dünya ayı çekerken, ay da bu merkezkaç kuvvet yüzünden uzaya fırlayıp kaçmak ister. Bu iki kuvvet arasında tam bir denge kurulduğundan, ay, ne dünyaya düşer, ne de fırlayıp uzaya gider. Eğer dünyanın çekim kuvveti biraz daha fazla olsaydı, ay dünya üzerine düşerdi. Veya ayın merkez kaç kuvveti biraz daha fazla olsaydı, ay uzaya fırlar, giderdi.
Dünya ve ay arasındaki –yerçekimi ve merkezkaç kuvvet- ilişkisi kâinattaki büyük, küçük bütün kürelerde vardır. Bu yüzden yerçekiminin diğer adı kütle çekim kuvvetidir. Örneğin, Güneş, çekim kuvvetiyle dünyayı kendine çeker. Dünya ise merkezkaç kuvveti ile uzaya fırlamak ister. Bu iki kuvvet arasındaki denge sayesinde, dünya Güneşe belli bir mesafede durur ve Güneş etrafındaki yörüngesinde gezer. Bu iki kuvvetten birinin artması veya eksilmesi ya dünyanın Güneşe çarpmasına ya da dünyanın yörüngesinden çıkıp uzaya fırlamasına sebep olur.
Aynı ilişki, Güneş ile diğer gezegenler arasında da vardır. Fakat her gezegenin kütlesi, dönme hızı ve Güneşe uzaklığı farklı olduğundan, Güneşin bunlara uyguladığı çekimle, onların merkezkaç kuvvetleri farklı farklıdır.
Çekim kuvveti Güneş ve gezegenler arasında olduğu gibi, sistemdeki bütün gezegenler arasında da vardır. Tabii ki gezegenlerin birbirine uyguladıkları etki Güneşin çekim kuvveti kadar güçlü değildir. Fakat bu çekim azda olsa birbirlerine tesir eder. Örneğin, Güneş sisteminin en büyük gezegeni Jüpiter’dir. Jüpiter dünyadan bin defa büyüktür ve 13 adet uydusu vardır. Jüpiter uydularıyla beraber etrafındaki gezegenlere ve dünyaya bir çekim uygular. Ayrıca Jüpiter dünyadaki hayatın muhafaza edilmesinde önemli bir yere sahiptir. Jüpiter güçlü kütle çekim kuvvetiyle Güneş Sistemine giren her türlü kuyruklu yıldız ve asteroiti ya yörüngesini değiştirerek fırlatır ya da kendi içerisine alarak o gök cismini yok eder. Eğer Jüpiter olmasaydı asteroit ve kuyruklu yıldızlar sürekli Dünyaya çarparlar ve yeryüzündeki hayatı bitirirlerdi.[7]
Güneş ve gezegenler arasındaki çekim kuvveti Güneş sisteminde dengeli bir birlik ve bütünlük sağlamaktadır. Bazı bilim adamları Güneş sistemindeki dengenin oluşması için sisteme bir tür dizayn yapıldığını itiraf etmişlerdir. Bazı bilim adamları da “Güneş sistemi gerçek manada bir sistemdir. Gezegenlerin yalnızca gelişigüzel bir topluluğu değildir.”[8] demişlerdir.
Güneş sistemindeki dengeleme faaliyeti aslında Samanyolu galaksisinin merkezi ile galaksideki bütün yıldızlar arasında da mevcuttur. Hatta feza âlemindeki bütün yıldızlar ve galaksilerde de bu özellikler müşahede edilmektedir. Kütle çekim kuvveti ile merkezkaç kuvveti arasında oluşturulmuş dengeler sayesinde bütün uzaydaki kütleler arasında organik bir bütünlük oluşturulmuştur.
Görünüşte zahiren çekim kuvveti bütün yıldızlar arası ilişkiyi sağlayıp kâinatta bir bütünlüğün ortaya çıkmasını sağlıyorsa da, hakikatte bütün bunların arkasında Allah’ın sonsuz gücü, kudreti vardır. Çekim kuvveti sebeptir, asıl müessir kudret-i ilahidir.
[1] Saadettin Merdin, age. s. 355-357.
[2] Taşkın Tuna, Hayat Kaynağımız Güneş, Yeni Asya Yayınları, s. 20.
[3] Abdullatif Harputî, Tenkihu’l-Kelâm, s. 83.
[4] Bkz. Taşkın Tuna, Güneş, s. 53.
[5] Osman Çakmak, s. 78.
[6] Taşkın Tuna, Güneş, s. 56.
[7] http://www.umitsamimi.com/2013/01/jupiter-dunyamizi-nasil-korur/ (Erişim, 05.06.2015)
[8] Taşkın Tuna, Güneş Sistemi, s. 66
Alıntıdır
Bir yanıt yazın