Risalelerde tasavvuf ele alınırken genel olarak şu beş madde üzerinde durulur:
- Ehl-i keşif ve ehl-i keramet olan evliyanın vahdaniyete, risalete ve haşre delil olmaları.[1]
- Tasavvufa hücum edenlere karşı tasavvufun müdafaa edilmesi.
- Tasavvufla ilgili bazı konuların izah ve ispatının yapılması. [2]
- Vahdetü’l-Vücudla ilgili konuların tahlili.
- Risâle-i Nûr mesleğinin tasavvuf mesleğinden farklı oluşu ve bu farkların izahı. [3]
Tasavvufun tarifi
Tasavvufun değişik tarifleri yapılmıştır. Risale-i Kuşeyri’de tasavvuf büyüklerinden naklen elliye yakın tarif aktarılır. Bütün tariflerden yola çıkarak kısaca “Tasavvuf; nefis terbiyesi yaparak, insanı Allah’a ulaştıran bir meslektir” demek uygundur.
Üstad Bediüzzaman “Tarîkat nedir?” sorusunu şöyle cevaplandırır: “Tarikatın gaye-i maksadı, marifetin ve iman hakikatlerinin inkişafıyla, Mi’rac-ı Ahmedî’nin (sav) gölgesinde ve sayesi altında kalb ayağıyla bir seyr ü sülûk-ı ruhanî neticesinde, zevkî, halî ve bir derece şuhudî iman ve Kur’ân hakikatlerine mazhariyet; “tarikat”, “tasavvuf” namıyla ulvî bir sırr-ı insanî ve bir kemâl-i beşerîdir.”
[1]. Bkz. Şua’lar, s. 111, 120 (Ayete’l-Kübra, 10. Ve 16. Mertebe), Mektubat, s. 316 (8. Pencere), Haşir Risalesi, 8. Hakikat.
[2]. 29. Mektup’un, 9. Risalesi olan “Telvihat-ı Tis’a” bütünüyle tasavvuf ve tarikata tahsis edilmiştir. Bu risale için Üstad “Ehl-i tarîk olana ve olmayana bir iksir-i a’zam ve çok faydalı bir tiryaktır.” der. 9 telvih olan bu risalenin kısa bir fihristi şöyledir:
Birinci Telvih: Tarikatın tarifi ve tarikatın insan kalbini işlettirip, inkişaf ettirdiğini beyan eder.
İkinci Telvih: Kalbin işlemesi, zikir ve tefekkürle olduğunu ve zikrin dünyevi faydalarını beyan eder.
Üçüncü Telvih: Velâyet, hüccet-i risalet ve tarîkat, bir bürhan-ı şeriat olduğunu ve tarikata hücum edenlerin yanlışlığı anlatılır.
Dördüncü Telvih: Tarikatte afaki ve enfüsi iki seyr olduğu, bazen bu seyri tamamlayamayanların hatalara düştükleri, hatta bazen sapıttıkları anlatılır.
Beşinci Telvih: Vahdetü’l-Vücud mesleğinin yanlış olduğu izah edilir.
Altıncı Telvih: Velâyet yolları içinde en güzeli ve en müstakimi, sünnet-i seniyeye ittibâ olduğunu ve velâyetin esaslarının en mühimmi, ihlas ve en keskin kuvveti, muhabbet olduğunu beyan ederek; bu dünya dârü’l-hizmet olduğundan ve dâr-ı ücret ve mükâfat olmadığından, tarîkatın lezaizini ve ezvak ve keramatını kasden taleb etmemek lâzım geldiğini beyan eder.
Yedinci Telvih: Tarîkat ve hakikat, şeriatın hâdimlerinden olduğunu; tarîkat ve hakikatin en yüksek mertebeleri, şeriatın cüz’leri bulunduğunu; tarîkat ve hakikat, vesilelikten çıkmamak ve daima şeriata tebaiyette kalmak lüzumunu beyan edip, “Sünnet-i seniye ve ahkâm-ı şeriat haricinde evliyâ bulunabilir mi?” suâline merak-aver bir cevab verir.
Sekizinci Telvih: Tarîkatın sekiz varta-i mühimmesini beyan eder.
Dokuzuncu Telvih: Tarîkatın pek çok semeratından gayet şirin ve güzel dokuz adedini beyan eder.
[3]. Risâle-i Nûr mesleği ile tarikatın mukayesesi için bkz. Mektubat, c. 1, s. 202. (28. Mektub, 3. Mesele)
TARİKAT VE TARİKATTAN MAKSAT NEDİR?
Lügatte, “gidilecek yol, izlenecek usul, hal ve gidiş” anlamındaki tarikat, ıstılah olarak “Allah’a ulaşmak isteyenlere mahsus âdet, hal ve davranış” demektir.[1] Diğer bir ifadeyle; Allah’a ulaşmak maksadıyla tutulan yol; bir mürşide bağlanıp belli şartlara uyarak ahlâkını güzelleştirmeyi, kötülüklerden arınmayı, tevhidin hakikatine varmayı ve Allah’a ulaşmayı amaç edinen tasavvuf yoludur.[2]
Tarikat ifadesi, İslam geleneği içerisinde ortaya çıkan tasavvuf akımının çeşitli ekoller halinde kurumsallaşması üzerine, bu ekollerin her biri için kullanılan bir kavram haline gelmiştir. Bununla beraber tasavvufu da tarikatla aynı manada kullananlar olmuştur. Günümüzde de tarikat ve tasavvuf genellikle aynı anlamda kullanılır.
[1] TDV İslam ansiklopedisi cilt: 40 sayfa, 95.
[2] Kubbealtı
CEMAAT VE TARİKATLERİN TOPLUMA FAYDALARI
Günümüz toplumuna baktığımızda, varlığının amacından, hayatının gayesinden habersiz yaşayan, tek derdi dünya olan dünyevî şeylerden başka bir şey düşünmeyen ve konuşmayan, sayısız insan görüyoruz. Müslüman bir toplumda yaşadığımız halde, insanların İslamiyet’i yaşamakta zorlanmasının, İslam’dan bu derece uzak olmasının sebebi, İslam’dan uzak bir hayat anlayışının toplumda hâkim olmasından kaynaklanmaktadır.
Kişi bulunduğu ortamdan ister istemez etkilenmektedir. Bu hususta, Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “İyi arkadaşın hali, misk kokularını satan insanın haline benzer. Sen onun yanına gittiğin zaman sana güzel kokularından ikram eder, ikram etmese de, onun yanında dura dura o güzel kokular senin üzerine siner. Kötü arkadaşın hali, deri tabaklayan insanın haline benzer. Onun yanına gittiğin zaman, körüğünden sıçrayan kıvılcımlar senin üzerini yakar. Yakmasa bile, onun yanında dura dura o pis kokular senin üzerine siner.”
KULUN ALLAH’A EN YAKIN OLDUĞU AN
İ’lem eyyühe’l-azîz! Kur’ân-ı mu’cizü’l-beyânın büyük bir ölçüde tekrâr ettiği ihyâ-yı arz ile, toprak unsuruna nazar-ı dikkati celb ettiğinden, kalbime şöyle bir feyz damlamıştır ki, arz âlemin kalbi olduğu gibi, toprak unsuru da arzın kalbidir. Ve tevâzu’ ve mahviyet gibi maksûda îsâl eden yolların en yakını da topraktır. Belki toprak, en yüksek olan semâvâttan hâlık-ı semâvâta daha yakın bir yoldur. Zira kâinatta tecellî-i rubûbiyet ve faâliyet-i kudrete ve makarr-ı hilâfete ve Hayy-ı Kayyûm isimlerinin cilvelerine en uygun topraktır.
Nasıl ki, arş-ı rahmet su üzerindedir. Arş-ı hayat ve ihya da toprak üstündedir. Toprak tecelliyât ve cilvelere en yüksek bir ayinedir.
Evet, kesif bir şeyin ayinesi ne kadar latif olursa, o nisbette esmânın cilvelerini cilâlı gösterir. Meselâ hava âyinesinde, yalnız şemsin zayıf bir ziyâsı görünür. Su ayinesinde de şems ziyasıyla görünürse de, elvân-ı seb’ası görünmez. Fakat toprak âyinesi, çiçeklerinin renkleriyle şemsin ziyasındaki yedi rengini de gösterir. ‘Kulun Allah’a en yakın olduğu an, onun secde hâlidir.’ olan hadîs-i şerîfi, bu sırra işareten şehadet eder. Öyle ise, arkadaş, topraktan toprağa inkılâb etmekten ve kabirden kabre girip yatmaktan tevahhuş etme.”[1]
[1] Mesnevî-i Nûriye, Sayfa 229-230
ALINTIDIR
Bir yanıt yazın