Yüceliğin [ulüvv] iki nisbeti vardır: mekân yüceliği [ulüvv-i mekân] ve mekândaolmaklık
yüceliği [ulüvv-i mekânet]… Mekân yüceliğine, “Onu yüce mekâna
yükselttik” [Meryem Suresi, 19/57] sözüyle işaret edilmiştir ve mekânların en yücesi,
üzerinde felekler aleminin bir değirmen gibi devr-i daim ettiği mekândır, yani Güneş
Feleği’dir ve İdris’in ruhani makamı işte buradadır.
İBRAHİM KELİMESİNDEKİ HİKMET-İ MÜHEYYEMİYYE
İbrahim aleyhisselam’ın “Halil” olarak adlandırılması, zat-ı Halil’in, Zat-ı İlahiye’nin
vasıflandığı Sıfatların tümüne birden bürünmesi [duhul] ve onlara nüfuz etmesinden
dolayıdır. Şair şöyle der: “Ruhum, bedenimin uzuvlarına nasıl nüfuz etmişse, Sen de
aynı şekilde uzuvlarımın bütününe nüfuz ettin; Halil’in Halil olması işte böylece
oldu.” Bu tıpkı rengin, renge boyanana nüfuz etmesi gibidir: araz, cevherin
bulunduğu mahaldedir, ona ulanmıştır ama bununla birlikte, arazın (yani, rengin) bu
nüfuz edişi cevherin (yani, renge boyanan şeyin) yer tutmaklığı gibi değildir. Veya
İbrahim’e “Halil” adının verilmesi Hakk’ın onun suretinin varlığına nüfuz etmiş
olmasından [tahallül] dolayıdır.
İSHAK KELİMESİNDEKİ HİKMET-İ HAKKİYYE
Nebi’yi kurtaran, bir kurbanın kesilmesi oldu
Ama koçun bağırtısıyla, insanın konuşması nasıl bir olur?
Halbuki Yüce Allah bizim için veya kendisi için koçu yüceltti
Bilmem ki bu yüceltme nedendir?
- « Önceki Sayfa
- 1
- …
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- …
- 21
- Sonraki Sayfa »