Bil ki, hiç kuşkusuz Allahu Teala bu insan oluşumunu ruhuyla, bedeniyle ve nefsiyle
kâmil bir şekilde Kendi suretinde yarattı. Ve bu insan oluşumunun çözülmesi, bu
insan oluşumunu yaratandan başkasının elinde değildir. Bu çözülme, ya O’nun eliyle
olur –ki her zaman için bu böyledir– ya da O’nun emriyle olur. Allah’ın emri
olmaksızın bunu üzerine alan kişi hiç kuşkusuz kendi nefsine zulmetmiş, Allah’ın
koyduğu sınırları aşmış ve Allahu Teala’nın mamur kılınmasını emrettiği şeyin
yıkımına yönelmiş olur.
Bil ki, Allah’ın kullarına şefkat göstermek, Allah yolunda gayret göstermekten daha
yakışık alır bir şeydir. Davud aleyhisselam, Beyt-i Mukaddes’i inşa etmeyi dileyip,
onu defalarca inşa ettiyse de inşaatı biten bina her seferinde yıkıldı. Bu durumu
Allahu Teala’ya şikayet edince, Allahu Teala ona şöyle vahyetti:
EYYUB KELİMESİNDEKİ HİKMET-İ GAYBİYYE
Bil ki, hiç kuşkusuz hayatın sırrı suda yayındı. Dolayısıyla su, unsurlar ve erkânın
aslıdır. Ve işte bunun için Allahu Teala diri olan her şeyi sudan yarattı. Ve varlıkta,
diri olmayan ve Allah’ı hamdıyla tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ama bu tesbih,
ancak ilahi keşf ile anlaşılır ve Hakk’ı ancak diri olan şey tesbih eder. Dolayısıyla her
şey diridir ve her şeyin aslı sudur.
YUSUF KELİMESİNDEKİ HİKMET-İ NURİYYE
Bu, nur hikmetidir. Bu nur hikmetinin yayılması Hayal Hazreti üzerindedir. Ve
inayet ehli (yani, nebiler) için, Hayal Hazreti, vahyin ilk başlangıcıdır [mebde]. Hz.
Ayşe, Allah ondan razı olsun, şöyle dedi: “Resulallah’a vahyin gelişi rüya [rüya-yı
sadıka] ile başladı. Ve gördüğü rüya, içerisinde herhangi bir gizli saklılık olmaksızın,
gün ışıması gibi apaçık olurdu.” Hz. Ayşe’nin bilgisi bundan öteye geçmedi. “Ve bu
rüyalar altı ay sürdü, sonra (şehadet mertebesinde) Melek geldi.” Bilmedi ki,
Resulallah (sav), “İnsan uykudadır, öldüğünde uyanır” buyurmuştu. Ve her ne
kadar (uyurken görülen suretlerle, uyanıkken görülen suretlerin) halleri birbirinden
farklıysa da, Resulallah’ın (sav) uyanıklık halinde gördüğü her şey, rüyada görülen
gibidir. Hz. Ayşe, altı ay sürdüğünü söyledi, halbuki onun bütün yaşamı rüyadan
farksızdı. Ve sözünü ettiği altı aylık dönem, olsa olsa uyku içinde uykudur. Ve
uykuda görülen şey türünden gelen [varid] ne varsa, Hayal’dendir; bundan dolayı
da tabir edilmesi gerekir. Bu demektir ki, asıl suretinden başka bir surette beliren bir
şey tabir edilir. Böylece tabir eden kişi, rüyada görülen suretten, o şeyin kendi içinde
ne ise o olan suretine geçer; tabii eğer bunu gereğince yapabilirse [isabet].
- « Önceki Sayfa
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- …
- 21
- Sonraki Sayfa »