Peygamberimiz (asm) devesi Kusvâ’nın üzerinde bulunduğu ve devenin yuları da devenin başına dolanmış olduğu halde, deve Medine’nin içinde ilerleyerek Adiyy b. Neccar oğullarının evleri hizasına gelince, Peygamberimiz (asm)’ın yapılacak mescidinin kapısının konulacağı yere çökmüştü ki, orası o zaman Neccar oğullarından Sehl ve Süheyl isimlerinde iki yetim gence ait hurma serme ve kurutma yeri olup, adı geçen gençler Muaz b. Afrâ’nın himâyesi altında idiler. [Devamını oku…]
Peygamberlik Delilleri
Mûcize, peygamberlik dâvâsına delil olmak üzere Allah tarafından, peygamberlerin ellerinde yaratılan hârikulade hâllere denir. Onlar “Biz Rabbinizin size gönderdiği elçileriz” diye dâvâ ettiklerinde, Cenâb-ı Hakk onlar elinde bazı hârikulade şeyler meydana getirmekle âdetâ, “Evet doğru söylüyorlar. Onlar benim elçilerimdir” demektedir.
Âhirzaman nebîsi olan peygamberimiz (asm) da peygamberlik dâvâ ettiğinde pek çok defa kendisinden mûcizeler istenilmiş ve bin kadar mûcize de onun eliyle gösterilmiştir. Peygamber Efendimiz (asm)’ın Allah Resûlü olduğunun delili yalnız mûcizelerinden ibaret değildir. Pek çok cihetlerden onun dâvâsındaki hakkaniyeti anlaşılabilir. Hatta Üstad Bediüzzaman Hazretleri, onun her bir hâlinin dahi doğruluğuna delil olabileceğini söyler. Meselâ hicret esnasında düşmanları, gizlendikleri mağaranın önüne geldiklerinde, Hz. Ebû Bekir (ra) telaşlanınca “Korkma ve hüzünlenme Allah bizimle beraberdir” demesi gibi her hâli onun doğruluğuna şehâdet eder. Şimdi onun hakkaniyetini ve nihâyet derecede sâdık olduğunu güneş gibi gösteren bir kısım delilleri sıralamaya çalışacağız. [Devamını oku…]
O’nun ahlâkı Kur’ân ahlâkı idi
Peygamberimize soruldu:
-Amellerin hangisi daha faziletlidir ?
Buyurdular ki:
-Güzel ahlâk!
Ahlâk kelimesi Arapça ‘hulk’ (huy-yaratılış) kelimesinin çoğuludur. İnsanın iyi veya kötü tavır ve hareketleri, insanın doğuştan getirdiği veya daha sonra çevreden kazandığı zihnî ve rûhî hâllerini ifade eder.
İslâm’da hedef, îmânın insanı güzel ahlâka yönlendirmesidir. Peygamberimiz: “Kıyâmet günü, amellerin tartıldığı teraziye konacak şeylerin en ağırı Allah korkusu ve güzel ahlâktır.” buyurdular.
Cenâb-ı Hakk, insanı en mükemmel ve en mükerrrem bir sûrette yaratmıştır. Bir başka deyişle diğer canlılardan çok üstün özelliklerle donatmıştır. Maddî ve manevî yönden en seçkin varlık insandır. Bu seçkinlikle beraber vazife yönünden de en üstün ve en sorumlu olan varlık yine insandır. Allah’ın verdiği güzellikleri, huy ve ahlâkını güzelleştirerek kendini tamamlamak insana verilmiş bir görevdir. [Devamını oku…]