Bu zamanın yüksek teknolojisinde ilk çağ vahşetini yaşayan sözde medenileri Hz.Muhammed (asm)’mı tanımasa, getirdiği dini hareketlerine tatbik etmese bizler her zaman milyonlarca sivilleri öldüren demokratları, gökdelenler yapan hırsızları, demokrasi nutukları atan müstebid zorbaları, sömürgeleriyle zenginleşen hırsız sahtekarları, yalan görüntülerle toplumu yanlış yönlendiren yalancı habercileri kendi menfaati için milletini satan silik insanları görmeye devam edeceğiz.
Yüzyıl Na’tleri ve Şâirleri
Peygamberimiz (sav)’i övmek, ona yalvarıp şefâat dilemek amacıyla yazılan şiirlere na’t denir.
Na’t yazmakla ün salmış kişilere “na’t-gû”; özel dini törenlerde naat okuyanlara “na’t-hân” denilir. İlk na’t örnekleri Arab edebiyâtında görülmüştür.
Türk edebiyâtında ise Îrân’dan geçmiştir. Hemen hemen her dîvân şâiri Hz. Peygambere (sav) âit konuların heyecânıyla anlatıldığı na’t türünde en az bir şiir kaleme almıştır. Na’tlerin konusu, Hz. Peygamberin risâleti …vb olabilir. Kullanılan dil ise konunun kutsallığından dolayı san’atlı ve ağırdır.
[Devamını oku…]
Habibullah’ın şahs-ı manevîsi
Evet nasıl ki “Yaş veya kuru hiçbir şey yoktur ki Kur’ân’da bulunmasın.” (En’am, 6/59) Meâlindeki âyetin ifadesiyle bütün ilimler Kur’ân’da bulunduğu gibi, Kur’ân’ın da bütün mânâları Fâtiha suresinde mevcuttur. Fâtiha’nın da bütün mânâları Besmele’de toplanmıştır. Besmele’nin de umum mânâsını başındaki ‘be’ harfi ifade eder. ‘Be’ harfinin mânâsı ise şöyledir: Cenâb-ı Hakk ferman eder: (بى كان ما كان وبى يكون مايكون) yani “Bu güne kadar ne olup bitti ise ben yaptım, bundan sonra da ne olacaksa ben yapacağım.” Cümlesi her şeyi içine alıyor. Aynen öyle de kâinat kitabının Fatihası insandır, o fatihanın besmelesi Hazret-i Muhammed (sav)’dir. Peygamberimizin mübarek kalbi ise O besmelenin başındaki ‘be’ harfidir. [Devamını oku…]
- « Önceki Sayfa
- 1
- …
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- …
- 21
- Sonraki Sayfa »