“[Birincisi] İbn-i Ebî Şeybe muhakkik-i kâmil ve muhaddis-i meşhur haber veriyor ki: Bir kadın bir çocuğu, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın yanına getirdi. O çocukta bir bela vardı, konuşmuyordu, aptal idi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm bir su ile mazmaza etti, elini yıkadı. O suyu kadına verdi, çocuğa içirsin ferman etti. Çocuk o suyu içtikten sonra, hastalığından ve belasından bir şey kalmadı. Öyle bir akıl ve kemal sahibi oldu ki, ukalâ-yı nâsın fevkine çıktı.
[Devamını oku…]
Artık sizinle çok söyleşmem. Zira bu âlemin reisi geliyor!
Son peygamber Hz. Muhammed (asm)’ın dünyayı teşrifi, dünya tarihinin en büyük olayıdır. O’ndan önce dünya, manevî karanlıklarla, zulüm ve cehaletle dolu iken, O’nun bereketiyle iman nurlarıyla aydınlanmış, insanlık cehaletten kurtularak ilim ve hikmetle donanmıştır. Dünyadaki bütün siyasi ve dini düzen alt-üst olmuş, eski dinler ve büyük devletler yerlerini İslâmiyet’in hâkimiyetine bırakmıştır.
O’nun bu büyük inkılâbı aslında asırlardır beklenen ve bütün peygamberlerin ümmetlerine müjde verdikleri bir hadiseydi. Elbette insanlığın en büyük peygamberinin (asm) ortaya çıkması ve büyük inkılâbı, bütün peygamberlerin (as) ve ellerindeki semavî kitapların ilgisini çekecek ve ondan bahsedeceklerdir.
Onların Resûl-ü Ekrem (asm)’ı haber vermesi konusunda Üstad Bedîüzzaman çok mühim bazı tesbitler yapar. Mûcizat-ı Ahmediye adlı eserindeki tesbitlerinden bir kısmı şu mealdedir:
Tevrat ve İncil gibi semavî kitaplarda Peygamberimizin adı, Ahmed, Muhammed ve Mustafa manalarına gelen Süryanice ve İbranice tabirlerle geçiyordu. Açıkça Ahmed ve Muhammed az idi. O az miktarını da kıskanç yahudiler değiştirmişlerdir.
Miraç Mucizesi
Sual: Miraç mucizesi ne zaman ve nasıl gerçekleşmiştir?
Cevab: Miraç mucizesi, Hicretten 1,5 sene önce, Receb ayının 27. Gecesi, Resûlullah (sav) Mekke’de iken gerçekleşmiştir. O gece Cebrail (as), Burak adı verilen bir Cennet bineği ile Resul-ü Ekrem (asm)’ı alarak önce Kudüs’e, Mescid-i Aksa’ya götürmüştür. Yolculuğun bu kısmına gece yürüyüşü manasında “İsra” adı verilir. Burada bütün Peygamberlerin ruhlarına (as) imam olarak namaz kıldırdıktan sonra semaya yükseltilmiş, yedi kat semayı geçmiş, Cennet ve Cehennem’i, Sidretül Münteha’yı görmüş; daha sonra Arş-ı Alâ’yı da geçerek bütün kâinatı geride bırakmış, Kab-ı Kavseyn denilen makamda Allahü Tâlâ ile perdesiz olarak görüşmüş, nihayetsiz güzel olan Cemal’ini görmüş ve kelâmını işitmiş, Rabbi’nin sohbetiyle müşerref olmuştur. Bu uzun yolculuktan dönüşü ise bir anda gerçekleşmiştir.
[Devamını oku…]
- « Önceki Sayfa
- 1
- …
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- …
- 21
- Sonraki Sayfa »