İnsanın ve insandaki hayatın, san’at cihetiyle bu derece yüksekliğinden dolayıdır ki; insan, san’atın nutka geldiği makamdır. Hiç düşünülebilirmi ki; insanın ve kâinatın San’atkârı olan Cenab-ı Hak, bunların meyveleri olan ibâdeti, şükrü ve insanın en güzel meyvesi olan namazı başka ellere bıraksın? [Devamını oku…]
Kelâmullah’da İstifham-ı İnkârî Üslûbu
Rahmân Sûresi’nde 31 defa tekrar edilen “Rabbinizin ni‘metlerinden hangisini yalanlarsınız?” âyetiyle Rabbimiz olan Allah’dan başka bir Mün’îm (nimet verici), bir Muhsîn (ihsan edici), bir Mükrîm (ikram edici) olmadığı ve olamayacağı, cinler ve insanlara nimetleri verenin yalnız ve yalnız Allah olduğu, nimeti göndereni tanımayıp yalanlayanların pek büyük bir küfranda bulunduğu, istifhâm-ı inkârî cihetiyle ifade edilmiştir. [Devamını oku…]
Medine’yi Ağlatan Ezan
Allah Resûlü hasta yatağında soğuk terler döküyor. Hazreti Aişe’nin gözü yaşlı, Hazreti Ebu Bekr’in başı yerde, Kainatın Efendisi ebedi yolculuğun eşiğinde son nefeslerini sayıyor. Medine soluk almadan bekliyor.
Buruk yürekler, endişeli bakışlar ve köşelerde sessiz sessiz akıtılan göz yaşları… Tek istenilen şey, bir haber. Habibin sıhhat haberi. Fakat Alemlerin Rabbi daha fazla uzatmayacaktır dünya gurbetini Habibinin. Ahmedi’nin yüreğini daha üzmeyecektir bu çöllerde.
İşte son an… son nefes… ve Habibin dudaklarından dökülen son söz: “Er’rafiku-l a’la! Er’rafiku-l a’la!” “ Yüce dost! Yüce dost!” [Devamını oku…]
- « Önceki Sayfa
- 1
- …
- 326
- 327
- 328
- 329
- 330
- …
- 337
- Sonraki Sayfa »