Bu öyle bir hâldir ki kişi bakar görmez, işitir duymaz, okur anlamaz olur. Sanki üzerinde ölü toprağı vardır. Üzerini örten elbiseleri, yorganı değil de gaflet örtüsüdür. Sanki gaflet, akıntılı bir nehir, kendisi de küçük bir teknedir. Nehir nereye götürse oraya gider. Ne yol sorulur, ne vasıta, ne de varılacak istasyon. [Devamını oku…]
Tevâfuk hakkında bazı sorular
Kur’ân’da Tesâdüf Değil, Tevâfuk Vardır
Sual: En mühim hakaik-i Kur’âniye ve îmaniye ile meşgul olduğun halde neden onu muvakkaten bırakıp en ziyade mânâdan uzak olan huruf-u hecâiyenin adedlerinden bahsediyorsun?
El-cevab: Çünkü Bu meş’um zamanda Kur’ân’ın bir temel taşı olan hurûfuna hücum ediliyor ve onun tebdiline çalışılıyor!
(Rumuzat-i Semaniye, 48) [Devamını oku…]
Saâdet diyarları
Haşir meydanındaki hesap bittikten sonra mü’minler, hesabı hakkıyla vermenin sürûrunu yaşayarak, dünyada iştiyak duyup merak ettikleri ebedî saâdet yurdu olan Cennet hayatına doğru büyük bir heyecanla ilerlerler. Mü’minler Cennete müştak oldukları gibi, Cennet de sakinlerini büyük bir özlemle beklemektedir. Mü’minleri bekleyen ve Kur’ân’da geçen sekiz Cennet ismi şöyle zikredilmektedir:
Firdevs Cenneti: “Şüphesiz ki îman edip sâlih ameller işleyenlere gelince, onlar için bir ağırlama yeri olarak Firdevs Cennetleri vardır.” (1) [Devamını oku…]
- « Önceki Sayfa
- 1
- …
- 307
- 308
- 309
- 310
- 311
- …
- 337
- Sonraki Sayfa »