Asr-ı saadetten beri beşerin hem zikir hem fikir hem duâ hem şeriat kitabı hem her türlü maddî ve manevî ihtiyaçlarının menbaı olan yüce Kur’ân’ı öğrenmek için başta ashab ve onların nurlu yolunu takip edenler birbirleriyle yarışmıştır. Kur’ân’ın en birinci muallimliğini yapan ve “Ümmetimin en hayırlıları Kur’ân’ı öğrenen ve öğretendir.” sözleriyle ümmetini teşvik eden Peygamberimiz (a.s.m) Kur’ân ilmine çok ehemmiyet verirdi. Bundandır ki kırk yıldan fazla Kûfe’de insanlara Kur’ân okutan tabiin büyüklerinden Ebu Abdurrahman Sülemi bu hadise işaret ederek, “Beni şu bulunduğum yerde Kur’ân öğretmek için oturtan sır işte budur” demiştir. [Devamını oku…]
Tevessül şirk değildir
Bazıları tarafından “Peygamber hürmetine, Kur’ân hürmetine” diyerek duâ etmek câiz midir, değil midir? Veya bazılarının dediği gibi bu tür duâlar ‘bidat’ ve ‘şirk’ midir?” diye soruluyor.
El-Cevap: “Peygamber hürmetine, Kur’ân hürmetine” diyerek, yani onları duâda vesile yaparak duâ etmek câiz hatta bazı imamlara göre müstehaptır. Bu hükmü teyit eden çeşitli hadîsi şerifler vardır. Bu delilleri sunmadan önce bazı noktaları zikredelim. Şöyle ki: [Devamını oku…]
Takvâ mertebeleri
Takvâ ‘’vikaye’’ kelimesinden gelir. Gayet iyi korunup sakınmak ve sipere girip nefsi, kötülüklerden kurtarmaktır. “Kişi, mahsurlu olan şeylerden korkarak mahsursuz olanı terk etmedikçe takvâya ulaşamaz.” (Kütüb-i Sitte c. 17, s. 458) hadîs-i şerifinin gereğince; harama düşmek korkusuyla helâl bile olsa şüpheli durumlardan kaçınmak gerekir. [Devamını oku…]
- « Önceki Sayfa
- 1
- …
- 306
- 307
- 308
- 309
- 310
- …
- 337
- Sonraki Sayfa »