Aynı şekilde hadis-i şeriflerin de ilimleri vardır. Bunlar kısaca; hadis-i âhâd, âmm, cibrîl, garîb, hâs, hasen, kavî, kudsî, maktû’, mensûh, merdûd, meşhûr, mevdû, mevkûf, mevsûl, muddarib, muhkem, muallak, munfasıl, müfterâ, mürsel, müsned-i münkatı‘, müsned-i muttasıl, müstefîz (müstefîd), müteşâbîh, mütevâtir, nâsih, sahîh, şâzz, zaîf’tir.
[Devamını oku…]
Cevşenü’l-Kebîr
Farsça kökenli bir kelime olan Cevşen, bir tür zırh ve savaş elbisesi manasına gelmektedir. Cevşenü’l-Kebîr ve Cevşenü’l-Sağîr olarak iki kısma ayrılır. Fakat günümüzde meşhur olanı Cevşenü’l-Kebîr’dir.
Cevşenü’l-Kebîr, Peygamberimiz (asm)’dan Musa-i Kazım, Cafer-i Sadık, Muhammed el-Bakır, Zeynelabidin, Hz. Hüseyin ve Hz. Ali (r. anhüm) gibi Ehl-i Beyt’in büyük imamları tarikiyle rivâyet edilmiştir.
Cevşenü’l-Kebîr’in fazilet ve hususiyetleri hakkında, Bedîüzzaman Hazretleri’nin de naklettiği bir rivâyet şöyledir:
[Devamını oku…]
Ben gitmedikçe tesellîci size gelmez!
2005 senesinde Denizli’de tanıdığım birisinin Amerikalı bir misyonerle ailece dost olduklarını öğrendim. Bunun üzerine o arkadaşın iş yerine gittim. Kendisiyle şöyle bir görüşmemiz oldu.
“Bir misyonerle dost olduğunuzu duydum, doğru mu?” diye sordum. O da: “Doğru” dedi. Ona: “Eğer uygun görürsen ben de onunla görüşmek ve tanışmak istiyorum.” dedim. “Olur, ağabey, onunla çok samimiyiz. Hemen telefonla arayayım, müsaitse gelir.” dedi ve aradı. Misyoner arkadaşı, o anda müsait olmadığını, müsait olduğunda geleceğini söyledi.
Üç gün sonra bir kitapçı dükkânına girerken telefonum çaldı. O arkadaşım “Ağabey, gelebilirsin” dedi. Kitapçıdan Bedîüzzaman Hazretleri’ne ait Zülfikar mecmuasını sordum. Kitapçı, yalnız bir tane bulunduğunu söyleyerek bana verdi. Ben de Zülfikar mecmuasını misyonerin dikkatini çekmemesi için bir poşete sararak o arkadaşımın dükkânına gittim. Selamlaşmadan sonra, dükkân sahibi, arkadaşının Amerikalı bir misyoner olduğunu ve yaklaşık 17 seneden beri Denizli’de misyonerlik faaliyetinde bulunduğunu söyleyerek benimle tanıştırdı. Ben de kendimi tanıttıktan sonra aramızda müsbet bir sohbet oluşması için misyonere: “Sizi tebrik ediyorum. Çünkü bu maddeperest asırda, ekseriyetle insanların maddiyat için çalıştıkları bir zamanda, siz maneviyat için çalışıyorsunuz.” dedim. Benim bu iltifatım onun hoşuna gitti. Türkçeyi iyi biliyordu.
[Devamını oku…]
- « Önceki Sayfa
- 1
- …
- 275
- 276
- 277
- 278
- 279
- …
- 337
- Sonraki Sayfa »