Peygamber Efendimiz dünyayı teşriflerinde, doğduğu bölge olan Hicaz, her türlü kötü ahlâkı irtikâp eden, çirkin ve fena işlerle uğraşan bir topluluğun ikametgâhı hükmündeydi. İyi ve güzeli öğütleyen ve ders veren peygamberler uzun zamandır gönderilmemişti. Eskinin hasenatları bugünün seyyiatı; eskinin seyyiatı bugünün hasenatı hükmünde olup her türlü çılgınlık etrafta kol geziyordu.
Necran Papazları
Necran Papazları, bozuk ve zehirli bir anlayışın ibretlik örneğidir. Sağlıklı bir toplum inşası için özellikle altı çizilmesi gereken dersler ihtiva eden bu kıssayı bir kez daha burada değerlendirmek istiyorum.
Necran, Mekke ile Yemen arasında, Hicaz beldelerinin en güzeli ve en hoşudur. Peygamberimiz (asm), her kabile gibi Necranlıları da İslâm’a davet etmiş ve Necran Piskoposuna bir mektup göndermiş. Piskopos, durumu halkının ileri gelenleriyle görüşmüş ve neticede Necranlılar hicretin 10. yılında Medine’ye bir heyet göndermişler.
Üç sual ve bir cevap
Mevlana’ya felsefecilerden bir grup gelerek bazı sorular sormak istediklerini söylediler. Mevlana da onları hocası Şems-i Tebriziye havale eder. Bunun üzerine O’ nun yanına giderler. Şems-i Tebrizi mescidde, talebelerine, bir kerpiçle teyemmümün nasıl yapılacağını gösteriyordu.
Gelen felsefeciler üç sual sormak istediklerini belirttiler. Şems-i Tebrizi “Sorun” dedi. Felsefecilerden biri sormaya başladı.
- « Önceki Sayfa
- 1
- …
- 265
- 266
- 267
- 268
- 269
- …
- 337
- Sonraki Sayfa »