Hamd, hamde layık olan Allah Teâlâ´yadır. Salât ve selam Hz. Muhammed Mustafa sallallâhü aleyhi ve sellem´e, nesebine, âline ve ashabına da olsun. Kutsî Dua´nın tertibi Nakşibent Muhammed Bahâüddin´e (ks)1 Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimiz 1—Seyyid Muhammed Behaeddin Buharî Hazretleri, insanları Hakka davet eden, doğru yolu göstererek saadete kavuşturan ve kendilerine “Silsile-i aliyye” denilen büyük âlim ve velilerin on beşincisidir. Allah Teâlâ´nın sevgisini kalplere nakşettiği için, kendisine Nakşibend denir. 1318’de Buhara’ya yakın Kasr-ı Arifan’da doğdu. 1389 ‘de Kasr-ı Arifan’da vefat etti. Kabri oradadır. İslam âlimlerinin en meşhurlarından olup, tasavvufta en yüksek derecelere ulaşmıştır. Zamanında ve kendinden sonraki asırlarda onun sebebi ile pek çok insan, hidayete, doğru yola kavuşmuştur. Terbiye yolundaki özelliği ile bidatleri en az olan ve kıyamete kadar istikametten ayrılmayacak olmasıdır. Behaeddin Buharî Hazretlerinin ilk hocası, Hace Muhammed Baba Semmasi (ks) dir. Sonra Seyyid Emir Gilal (ks) hocası oldu. Daha birçok hocalardan ders aldı. Behaeddin Buharî hazretleri, Emir Gilal (ks) Hazretleri´nin vefatından sonra, insanlara doğru yolu gösterip, rehberlik vazifesini yapmaya başladı.
Dua ayet ve hadislerden oluşmaktadır. Aliyyü’l- Havas (ks) buyurdu ki; “Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem´in duası ile Allah Teâlâ´ya dua edenlere, Allah Teâlâ süratle icabet eder. Uydurma dua ile dua edene de icabet etmez. Meğerki bu duayı bir zaruret karşısında yapmış olsa dahi.” Allah Teâlâ dua ve icabet yollarını Hz. Muhammed sallallâhü aleyhi ve sellem´e öğrettiğinden, O´da ümmetine dua ve icabet usulünün yolunu öğretmiş ve emretmiştir. Çünkü Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem´in sözleri, bizim sözlerimizden daha etkili ve açıktır. Ayrıca Allah Teâlâ O´na göstermiş olduğu icabeti O´nunla bize göstereceği gibi, Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem´in ve Allah Teâlâ´nın teveccühüne de mazhar oluruz. Allah Teâlâ´ya kulluk, kullara ayrı bir ihsan olduğu gibi nimetlerin artma sebebidir. Allah Teâlâ´ya karşı hep iyi niyette bulunmaksa, kulluk terbiyesinin yüksekliğini gösterir. Yoksa Allah Teâlâ´nın bir kârı yoktur. Kutsî Dua´nın kıymetini anlatacak söz bulmak çok zordur. Okudukça insan kutsiyetini anlar ve bırakmak istemez. Çünkü her okumada bir sırrını okuyana açan duadır. Bu açıklamadaki düşüncemiz okunan duanın manasını anlamak ve terbiyedeki terakkiye destek olmaktır.
Dua iki tarafı kesen kılıç gibidir.
Anlamak, okuma zevkini artırdığı gibi, okuyanı okuma hatalarından korur. Yanlış okumak tecelliyi noksanlaştırdığı gibi, terbiyedeki eksikliğe işaret olmaktadır. Usulüne uygun olarak okunmak ise feyz ve kemal mertebesidir. Bu sayede emekler zayi olmaz. Okuma esnasında yüz bin melâike-i kiram hazır bulunur. Kutsî Dua´yı okuyan İsm-i Âzam-ı okumuş olur ve dileği kabul edilir. Duanın kabul olması demek, terbiye yolunda bir nevi kemale ermek demektir.
Bu Dua ile Hz. Muhammed Mustafa sallallâhü aleyhi ve sellem in büyüklüğünün ve fazileti daha açık tecelli edecektir. Buna kalben ve ruhen inanmak gerekmektedir. Yüksek tasdik, olacak tecelliyâtın büyüklüğüne işaret olacaktır.
İnanarak yapılan duaya İsm-i Âzam´da denir.
Duayı okurken kabul olacağına inanarak okumalıdır. Okumakta ki, devamlılık ise hedefe yakın kılar ve duaya devamda niyetin olduğunda, çabuk kabule sebep olur. Çünkü önceden bir sermayenin mevcut olması, gayeye çabuk ulaştırır. Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem ‘Dua ibadetin kendisidir’ buyurdular ve sonra şu ayeti okudular. ‘Bana dua edin ki size icabet edeyim. Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir’ (Gâfir 60) yani “Dua ibâdettir”1 “Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir. Allah Teâlâ´dan talep edilen dünyevî şeylerden Allah Teâlâ´nın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit musibet için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir.”
1— Nefsinin arzularına tâbi’ olmuş terbiyesi noksan olan, Allah Teâlâ´ya nasıl kul olabilir? İnsan, kime tâbi’ ise, onun kuludur. “Namaz kılmak, ibadet etmek, yalnız müminlere güç gelmez” (Bakara,45) “Allah Teâlâ´ya şükür edin, eğer hakikaten Ona ibadet, kulluk ediyorsanız” (Bakara,172)
“Kalpler bir kaptır. Bazısı bazısından daha iyi tutar yani anlayışlıdır. Öyleyse, ey insanlar, Allah Teâlâ´dan bir şey isteyince, Allah Teâlâ´nın icabet edeceğinden emin olarak isteyin. Çünkü Allah Teâlâ, kendisine gafil kalple farkında olmadan dua eden bir kula icabet etmez.”
“Dua etmeyene Allah Teâlâ gazap eder”
Dua etmeyi bilmekte ayrı bir husus olduğu muhakkaktır. Terakkisi ve terbiyesi eksik olana da taklit farzdır. Taklit ise büyüklerin sevgisini celp eder. Bilmeyenin bir bilene uyması ise en güzel şeydir. Ebu Huzeyfe radiyallahü anh “Hz. Muhammed sallallâhü aleyhi ve sellem birine dua ederse, çocuğunun çocuğuna isabet eder” buyurdular. Buda gösteriyor ki salihlerin duasını almak ve okumak neslimizi dahi menfaatlandırmaktır. Binaenaleyh, nefis terbiyesi üzerine yazılmış birçok eserlerden faydalanarak, Nakşibent Muhammed Bahâüddin (ks) Hazretleri´nin Kutsî Duası´nı temel esas alarak, Rabbâni Terbiye´yi öğretmek niyeti ile telif bir eser yazılmıştır. Çünkü tasnif bir eser yazmak imkânımız haricidir. Çünkü terbiye yolu bilgiden çok tecrübeye dayanan ilâhi bir sistemdir. Hedefimiz dava iddia etmek üzerine kurulmamıştır. “Âlimler nebilerin varisleridir” gereğince Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem´den yöntem alıp Allah Teâlâ´yı bilen âlimler ve arifler bildikleri konuları anlatmak ve bildirmek mecburiyetindedirler. Çünkü onlar yollarını insana hizmet üzere bina kılmışlardır. َ“İsteyene de kaba davranma, onu azarlama. Rabb´inin nimetlerini ise durmayıp söyle.” (Duha,10–11)
“İlimde susmakta ve cehaletle konuşmakta hayır yoktur” (Hz. Ali radiyallâhü anh) “Kime, bir ilimden sorulur, o da bunu saklayıp söylemezse kıyamet günü ateşten bir gem ile gemlenir.” (Ebu Dâvud)
Bir yanıt yazın