Hz. Âdem’le insanlığa sayfalar şeklinde gönderilen İlahî mesajlar, medeniyetler ilerledikçe; Tevrat, Zebur, İncil gibi büyük kitaplarla insanların ihtiyacı nispetinde inkişaf ediyordu. Fakat bu kitaplar, belli bir zaman ve mekânla sınırlıydı ve ancak bazı kavimlerin ihtiyaçlarını tatmin eder nitelikteydi. Aslında onlar tüm zamanlarda hükmü geçecek olan bir kitaba fihrist oluyorlardı. İstikbale dalları uzanacak olan bir ağacın çekirdeği gibiydiler. O “Kur’ân-ı Kerim” öyle bir ağaçtı ki; hem bütün O suhufların, kitapların özünü hem de onlara tabi olan fedakâr kavimleri anlatıyordu. Ve en güzel meyvelerini açtığı asr-ı saâdette geçmiş ve geleceği buluşturduğu gibi, en son âhirzamanda gelen insanlara dahi her bir âyet ve kıssalarıyla kendi zamanlarına ve yaşam şartlarına uygun, sanki o asırda yeni nâzil olmuş gibi dersini veriyordu.
Yârân istersen Kur’ân yeter
MANEVÎ YOLCULUK
Bir adam: “Ey Allah’ın Resûlü, Allah’a hangi amel daha sevimlidir?” diye sordu. Resûlullâh (asm): “Yolculuğu bitirince tekrar yola başlayan” cevabını verdi.
“Yolculuğu bitirip tekrar başlamak nedir?” diye ikinci sefer sorunca:
“Kur’ân’ı başından sonuna okur, bitirdikçe yeniden başlar” cevabını verdi. Tirmizî
KUR’ÂN’I DİNLEMEK
[Devamını oku…]
Hiç Kimse Hiç Bir İşini Besmelesiz Bırakmasın!
BESMELENİN ÖNEMİNE DAİR BAZI RİVÂYETLER
Peygamber Efendimiz (asm), “Hoca çocuğa, Besmele okur, çocuk da söyleyince, Allahü Teâlâ, çocuğun ve anasının ve babasının ve hocasının Cehenneme girmemesi için senet yazdırır.” buyurdu. (İbn-i Kesir)
“Besmele ile başlanmayan her önemli iş noksan kalır.” (Beyhâkî)
“Yemeğe başlarken, Allahü teâlânın adını anın, yani Besmele çekin! Başında Besmele çekmeyi unutan, hatırladığı zaman, “Bismillâhi alâ evvelihi ve ahirihi” desin!” (Ebu Davud, Tirmizi, Hâkim)
[Devamını oku…]