Rabbimiz buyurur ki : [ لَوْلَاكَ لَوْلَاكَ لَمَا خَلَقْتُ الْاَفْلَاكَ ] yani sen olmasa idin, kâinatı yaratmazdım. Kâinatın hürmetine yaratıldığı Muhammed (asm)’ a sahâbeler sorarlar:
Ya Resûlallah, siz mi daha faziletlisiniz, yoksa Kur’ân mı daha faziletlidir? Peygamberimiz (asm): “Kur’ân’ın tamamı değil; bir harfi dahi benden üstündür, daha faziletlidir.” der.
Bir harfinin bile Allah’ın Habibi’nden daha faziletli olduğu Kur’ân-ı Azimüşşan, bu özelliği ile Resûl-i Ekrem (asm)’ın da en büyük mucizesidir. Kur’ân, Peygamberimiz (asm)’ın en büyük mucizesi olduğu gibi, Peygamberimiz (asm) da, Kur’ân’ın bir mucizesidir. Yani Kur’ân’ın bahsettiği bütün ahlâkî güzellikler ve faziletlerin en güzel ve mükemmel misali Muhammed (asm)’dır. Başka bir ifade ile söyleyecek olursak, Kur’ân’ın emir ve yasaklarına riâyet eden bir insan, düşmanlarının bile faziletini inkâr edemediği ahlâk timsali bir insan hâline gelir. Âdeta o Zat (asm), Kur’ân’ın emirlerine itaat cihetiyle yürüyen, canlı bir Kur’ân gibi idi.