Şurasını iyi biliyoruz ki bu dünya bir imtihan meydanıdır. Ve yine biliyoruz ki hayırlı işlerin muzır manileri olur ve olacaktır. Burada önemli olan ihlas üzere kalabilmektir ki bunda da her an tehlike vardır.
Yani Müslüman her an teyakkuzda olmalıdır.
Havf ve reca ortasında.
Rabbine tam teslim olarak…
Aynı zamanda basiret sahibi de olmalıdır. Müracaat noktası Rabbi olarak fayda ve zararı, iyi ve kötüyü, hayr ve şerri fark edecek maddi-manevi donanıma sahip olmaya çalışmalıdır. Nitekim tarih boyunca başımıza ne geldiyse düşmandan çok, dost bildiklerimizden; koyun postu giymiş canavarlardan gelmiştir.
Buna tedbir de her gün namazlarımızda ve çeşitli vesilelerle okuduğumuz Fatiha Suresinde verilmiştir bizlere: “Bizi dosdoğru yola hidayet eyle! Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna; gazap edilmiş olanların ve dalâlete düşenlerin (yoluna) değil! (Âmin!)” (Fatiha, 6-7)
Ve yine Efendimiz (sav)’in lisanıyla ve öğretmesiyle Rabbimizden niyazımız şu olmuştur:
“Allah’ım bize Hakk’ı hak olarak göster ve bizi Hakk’a tabi olmakla rızıklandır. Allah’ım bize batılı batıl olarak göster ve bizi batıldan içtinap etmekle rızıklandır!”
***
Her ay farklı ve önemli konuları gündeme taşıyan dergimiz, bu ay da İslam’a ciddi zararlar veren bir mevzuu ele almıştır: Vehhabilik.
“Vehhâbi hareketinin en önemli ilkesi –güya- ‘Tevhid’ olmasına rağmen maalesef neticede İslam birliğini parçalamaktan başka bir şeye hizmet etmemiştir. Siyasi olarak Haricilerin ve fikir olarak İbn Teymiye’nin öncülüğünde İslam bünyesine giren, büyüklere karşı gelme mikrobu, uygun ortamı bulunca yayılmış, dini bahane eden ve kafasına buyruk hareket eden anarşi hastalığının müsebbibi olmuş ve maalesef son zamanlarda İslam’ın terörle bağdaştırılmasına sebebiyet vermiştir.”
Bu tarz yaklaşımlar aslı gizleyip din düşmanlarına yanlış fotoğraflar vermiştir. Bunun üzerinden de İslam’a ve Müslümanlara operasyonlar yapılmaktadır.
İşin en sıkıntılı taraflarından birisi de gerek medyada gerekse İlahiyat camiasında veyahut Hoca kisvesi altında bu düşüncelerin topluma servis edilmesidir. Bilinçli ve veya şuursuzca bu tür fikirlere ve ileride doğuracağı zararlara çanak tutulmasıdır.
Özellikle gençler üzerinde karşılık bulan bu yanlış propagandalar, milleti ve ümmeti yaralamakta ve tedbir alınmazsa onulmaz yaralar açmakta ve açmaya devam etmektedir.
Konuya ehemmiyetine binaen tekrar dikkat çekmek ve katkıda bulunmak niyetiyle kapağa taşıdığımız mevzuun tesirini Allah’tan dileyerek sizleri dergiyle baş başa bırakıyoruz.
Bu ayda iklimine dâhil olacağımız Ramazan-ı Şerifinizi tebrik eder, bütün ümmet hakkında hayırlara vesile olmasını Rabbimizde niyaz ederiz.
“Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi (haktan) eğriltme! Ve bize, tarafından bir rahmet ihsan eyle! Şübhesiz ki Vehhâb (çok ihsan edici) olan, ancak sensin!” (Âl-i İmran, 3)
ALINTIDIR
Bir yanıt yazın