Cenâb-ı Hakk insanı, her türlü yeteneği kendinde toplayıcı bir varlık olarak yaratmıştır. O istidadlarla her türlü hayır ve hasenatı yaparak, dünyada en yüce kemalâta ve âhirette de bütün nimetlere ve saadetlere kavuşarak en yüksek derece ve tabakalara çıkabilir. Öyle de insan o istidadlarıyla, bütün küfür ve dalaleti yaşayarak dünyada en sefih ve zelil bir duruma düştüğü gibi âhirette de bedbaht olarak her türlü ceza ve azaba kendini müstahak edebilir. Cenâb-ı Hakk insanlara, hikmet ve adaletinin gereği olarak mükâfat ve cezaya vesile olacak, bir parça dilemekten ibaret olan, bir cüz-i ihtiyariyi vermiştir. Fakat insan bu cüz-i ihtiyarisiyle bütün istidat ve yeteneklerini hayra veya şerre sarf edebilecek imkâna sahiptir.
En Güzel Örnek
Yüce Yaratan, meâlen, “And olsun ki sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı uman ve Allah’ı çok zikreden kimseler için Allah’ın Resûlünde güzel bir örnek vardır.” (33/21) diyerek “bedbahtlık”tan kurtuluşun çaresini ve bize “bahtiyarlık”ın hakiki adresini de göstermiş olmuyor mu?
Elmalılı merhum, âyette geçen “üsvetün hasene” (en güzel örnek) tabirindeki “üsve” kelimesini şöyle açıklamış: “Üsve, ‘teessi’ edilecek, yani uyulacak, arkasından gidilecek örnek, meşk, nümûne-i imtisâl demektir.”
İntizam-ı İlahi
Peki, bu kadar güzellik ve iyilik kendi kendine mi oluyor? Bir düşün! Duvara çizilmiş bir harfi mutlaka bir yazan vardır. Çünkü tek bir harf bile bir irade ve bilgiyi temsil eder. Peki, bir harf bile kâtipsiz olmazsa, bir şiiri yazan sıradan biri de değildir. Mutlaka bir ediptir. Bunun gibi her aleti mutlaka bir yapan vardır. En basit bir toplu iğne bile bir ustasız olamaz. Peki, bir fabrika kendiliğinden olur mu? Olabileceğini iddia etmek, akıl ve izan sahibi birisi için imkânsızdır. Bu dünyamız, vücudumuz, hayvanlar, bitkiler, çeşit çeşit canlı cansız sayısız varlık her biri bir harf bile olsa sahipsiz olamaz ki, her birinde birer kütüphaneyi dolduracak hikmet olduğuna ilim adamları şahittir. Sadece kurbağa ile ilgili yazılan ciltlerle eser mevcuttur. Sairlerini kıyas et. Bir de tüm bu ayrı ayrı yaratıklar, belli bir düzende çekip çevriliyor. Tabiat denilen muazzam tuvalde her varlık bir denge unsuru olarak bulunuyor. Bu denge sürekli bozulmak eğiliminde olduğu halde asla bozulmuyor. Vücudumuzdaki 100 trilyon hücreyi aynı amaca hizmet ettiren kuvvet nedir ki, hiç biri bu güce isyan edemiyor? Atomun çekirdeği etrafında elektronları çeviren güç kimse, gökteki gezegenleri de aynı tarzda yakıtsız uçuruyor. Hepsi tek merkezden aynı elden idare ediliyor olmalı ki hepsi birbirinden haberdar gibi davranıyor.
- « Önceki Sayfa
- 1
- …
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- …
- 137
- Sonraki Sayfa »