Bedîüzzaman Hazretleri, meleklerin varlık delillerini 29. Söz Risâlesi’nde on esâs üzerinden ispât eder.
1- ‘Hakikat ’, meleklerin varlığını gerektirir.
Yeryüzü, göklere nispetle gayet küçük olmakla beraber, insan ve cin gibi şuûrlu canlılarla doldurulmuştur. Zaman zaman boşaltılıp, sonra yeniden şenlendirilen yeryüzünün bu hâli açıkça işâret ediyor ki, süslü saraylar gibi gözüken göklerde de, hayat ve şuûr sâhibi varlıklar elbette vardır.
Bu varlıklara Kur’ân lisânında “melekler” ve “rûhânîler” denilir. Bunların da, tıpkı yeryüzünün sâkinleri olan insanlar ve cinler gibi, dört vazifeleri vardır.
İstiğfar, itirfa, istikrar
Bir kabahat ne kadar büyük olursa olsun itiraf edilmesi onu işleyene karşı merhamet nazarının uyanmasına sebebiyet verir. İnsan ilişkilerinde bu durum o kadar kıymetli bir davranıştır ki, adalet kavramında da yerini alır ve her zaman suçun itiraf edilmesi adli makamlarca suçlu lehine bir davranış olarak yorumlanır.
Bu mesele bizim hanelerimizin saadetleri olan evlatlarımızla da çokça yaşadığımız bir meseledir. Evlatların bazı küçük kusurlarına hiddetle sinirlenip “kim yaptı” dediğimiz de bize cevaben açıkça “suç bende” dediklerinde bizdeki hiddet gider, yerine şefkat gelir. Zira bir itiraf söz konusudur ve bu da erdemli bir davranıştır.
İşte Rabbimiz de biz kullarına karşı nihayetsiz şefkatlidir. Yeter ki yaptığımız hataları ve kusurları idrak edip onun dergâhına itiraf edelim. İşte o zaman “Bana arz dolusu hata ile gelsen, seni arz dolusu mağfiretimle karşılarım1” müjdesi ile karşılaşırız.
Duâm niçin kabûl olmuyor?
Duâ lügatte, Allah’a (cc) karşı rağbet, niyaz, tazarru, yalvarmak, Cenâb-ı Hak’tan hayır ve rahmet dilemek.
Allah’ın rızasını talep etmek, Allah’tan hidâyet ve istikamete muvaffakiyeti dilemek, Peygamber (asm)’a salâvat getirmek gibi mânâlara gelmektedir.
Furkan Sûresi 77. âyette Cenâb-ı Hak buyuruyor ki; (Ey Resûlüm!) De ki: “Eğer duânız olmasa, Rabbim size ne diye ehemmiyet versin?” Yine Mü’min Sûresi 60. âyette mealen şöyle buyrulmaktadır: “Bana duâ edin, size icabet edeyim (duânıza cevap vereyim)!”
“Eğer denilse: ‘Birçok defa dûa ediyoruz, kabul olmuyor. Hâlbuki âyet-i kerime umumidir, her dûaya cevap verileceğini ifade ediyor?”
- « Önceki Sayfa
- 1
- …
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- …
- 137
- Sonraki Sayfa »