Sâd Sûresi’nin sonlarında Allah (cc)’ın meleklere ve İblis’e eşref-i mahlûkat olarak yarattığı Hz. Âdem (as)’a secde etme emri ve gelişen hadiseler anlatılır. Kısaca değinirsek Cenâb-ı Hakk insanı çamurdan yaratır ve ona kendi ruhundan üflediğinde ise meleklerin ve İblis’in hemen secde etmelerini ister. Melekler itaat ederken İblis şahsi mülahazalarının neticesinde söz dinlemez ve huzurundan kovulur. Fakat İblis lanetlenip, kâfirlerden olduğu halde, Allah’tan kıyamet gününe kadar mühlet ister. Maksadı ise “güya” kendisinin insandan daha hayırlı olduğunu ispat etmektir. Der ki: “O halde senin izzetine yemin ederim ki, mutlaka onların hepsini azdıracağım, ancak onlardan İHLÂSA ERDİRİLMİŞ kulların müstesnâ.” Böylece Sâd Sûresi beş âyet sonrasında nihâyet bulur ve yerini Zümer Sûresine bırakır.
[Devamını oku…]
Her davet yenilik ister
Evet mühim bir makamdan gelen bir davete icab ederken saatlerce giysisini ve neler yapacağını düşünen bizler, elbette en ulvî makamdan gelen bu davete en güzel bir hâl ve lisan ile karşılık vermeliyiz.
Onun huzurunda el pençe duruyor iken, ellerimizin tersi ile fânîlik damgasını taşıyan dünyayı itmeliyiz. Ayaktaki kıyamımızı ağaçların, rükû ve secdelerimizi melâikenin ve oturuşumuzu dağların ibadetlerine numune yapmalıyız. [Devamını oku…]
En Büyük Cihat
Hayatta galibiyet kadar, mağlubiyetin de normal olduğunu kabullenmeliyiz. Bir ordu her zaman galip gelmez. Allahın yüce Resulü de Uhud’un nihayetinde, Huneyn’in bidayetinde mağlubiyet yaşamıştı.
Allah yüce kitabında “Biz bu günleri insanlar arasında evirir çeviririz (bir gün biri galip gelir, bir gün diğeri.)” buyuruyor. Gündüz daimi olmadığı gibi, gece de daimi değildir. [Devamını oku…]
- « Önceki Sayfa
- 1
- …
- 110
- 111
- 112
- 113
- 114
- …
- 137
- Sonraki Sayfa »