Bu zamanın yüksek teknolojisinde ilk çağ vahşetini yaşayan sözde medenileri Hz.Muhammed (asm)’mı tanımasa, getirdiği dini hareketlerine tatbik etmese bizler her zaman milyonlarca sivilleri öldüren demokratları, gökdelenler yapan hırsızları, demokrasi nutukları atan müstebid zorbaları, sömürgeleriyle zenginleşen hırsız sahtekarları, yalan görüntülerle toplumu yanlış yönlendiren yalancı habercileri kendi menfaati için milletini satan silik insanları görmeye devam edeceğiz.
İnsanlık âlemi çok büyük komutanlar, çok meşhur siyasetçiler, çok kıymetli pedegoglar, çok adaletli hâkimler ve çok büyük peygamberlere şahit olmuştur. Ama şüphesiz ki bu insanlar içinde, en mükemmel fert Hz.Muhammed (a.s.m) olmuştur. Çünkü o hem en büyük bir siyasetçi (idareci) hem en büyük bir komutan, hem en mükemmel bir öğretmen, hem en mükemmel bir eğitici, hem en adaletli bir hâkim, hem çok iyi bir aile reisi gibi birçok mükemmel sıfatı kendisinde bulunduran en meşhur insandır.
En meşhur dedik çünkü, meşhur, bilinen tanınan demektir. Peygamberimiz (a.s.m) ise insanların her yönüyle en fazla tanınanı idi. Mesela İskender, büyük bir komutan meşhur bir insandır ama biz İskender’in nasıl oturduğunu, nasıl yemek yediğini, nasıl sohbet ettiğini nasıl alışveriş yaptığını bilmiyoruz. Fakat Peygamberiz (a.s.m) insanlığa Allah tarafından öyle bir elçidir ki ve öyle bir rehberdir ki; nasıl ticaret yapılacağı, nasıl siyaset yakip edileceği, nasıl hüküm verileceği hatta nasıl yemek yenileceği gibi her noktada eşsiz bir kılavuz olmuştur. Bundan dolayı insanlığın daha fazla vakit kaybetmeden Hz. Peygamberi (a.s.m) tanıması ve bulması ziyadesiyle lüzumludur.
Evet insanlık büyük buluşlar ve teknolojide mükemmel ilerlemeler kaydetmekle beraber nihayetsiz derecede vahşet karanlığına gömülmektedir. Sadece uçaklarla aylarca süren mesafeyi saatlere indirmek, kaloriferli lüks dairelerde oturmak, bilgisayar kullanmak, son model arabalara binmek medenileşmeye nişane değildir ve alamet de olamaz. Bütün dünya çapında orta çağ ve ilk çağı pek çok geride bırakan vahşet, bizim meselemize kuvvetli bir delildir. Bu satırlarla teknolojiye karşı olmayı ifade etmek istemiyoruz ama asıl medeniyet insanın kendini okuması, manasını bilmesi, diğer canlıların manasını bilmesi, maddesini ihmal etmediği gibi kendi ruhunu da ihmal etmemesi, kalbinin temizliğindeki güzelliği içtenlikle davranışlarına dökebilmesi gibi bir çok hususiyeti içine alan bir hakîkattir. Bu konuda ise bütün insanlığa en cihanşumul örnek Hz.Muhammed (a.s.m)’dır. Zira o içinde yaşamış olduğu vahşi, cahil, gaddar kalpleri katı putlara tapacak kadar akıllarını kullanamayan çadırda yaşayan, medenileşmekten uzak yani şu asrın insanı gibi bir çok problemi olan bir topluluğu yirmi üç sene gibi kısa bir zaman zarfında o zamanın en büyük en modern devletleri olan Çin, Hint, İran ve Roma gibi devletlere öğretici diplomatlar yapmıştır.
Netice şudur: Bu zamanın yüksek teknolojisinde ilk çağ vahşetini yaşayan sözde medenileri Hz.Muhammed (asm) ‘mı tanımasa, getirdiği dini hareketlerine tatbik etmese bizler her zaman milyonlarca sivilleri öldüren demokratları, gökdelenler yapan hırsızları, demokrasi nutukları atan müstebid zorbaları, sömürgeleriyle zenginleşen hırsız sahtekarları, yalan görüntülerle toplumu yanlış yönlendiren yalancı habercileri kendi menfaati için milletini satan silik insanları görmeye devam edeceğiz.
Son olarak Prens Bismark’ın şu sözlerini hatırlatalım: “Yâ Muhammed (asm)! Seninle muasır (aynı asırda yaşamış) bir vücud olamadığım için mütessirim. Beşeriyet senin gibi seçkin bir ferdi bir kez gördü bundan sonrada göremeyecek. Binaenaleyh senin manevi huzurunla kemali-hürmetle eğiliyorum.”
Bir yanıt yazın