Dinimiz İslâm’a göre “helâl” ve “haram” kavramları sadece ve sadece Rabbimize ait olup; hiçbir beşerin yorumuna ihtiyaç bırakmayan ve apaçık bir şekilde Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de beyan edilmiş kavramlardır. Zaten anlayamayacağımız kısımları tefsir etmek üzere Rabbimiz Peygamber Efendimizi göndermiş ve teferruatıyla bizlere izah ettirmiştir. Yine teferruatı şerh eden mezhep imamlarını ve İslâm büyüklerini de göndererek dinimizin bütün esaslarını, adaplarını ve kavramlarını bizlere öğretmiştir. İslam’ın bir sınırı vardır. Dinimiz İslâm bu sınırları, helâl ve haram kavramlarıyla tanımlamıştır.
Yüce Halikımız, Kur’ân-ı Kerim’in 5. ayetinde(1) gıdaların sadece “helâl” olanlarını değil aynı zamanda “tayyib” olanlarını yememizi emrediyor. Bu ayetlerden Bakara suresi 168. ayette Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanlardan helâl ve tayyib olanlarını yiyin ve şeytanın adımlarına tabi olmayın! Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.” Peki, neden Allah sadece helâl kelimesi ile iktifa etmemiş de “tayyib” kelimesini de eklemiştir? Fıkıhçılara sorduğumuzda şöyle diyorlar; helâl-haram kelimeleri gıdaların manevi durumlarından bahseder. Tayyib kelimesi ise maddi durumlardan bahseder.
ALINTIDIR
Bir yanıt yazın