“Allahu teâla, kullarına şehadet kelimesinden sonra namazdan daha sevgili bir ibâdet farzetmemiştir.” (Hadîsni Şerif)
1. Namaz, amellerin en üstünü, çekirdek bir ibâdettir: Nasıl Fâtiha Kur’an’a fihristedir, namazda ibâdetlere fihristedir. Mesela; namaz esnasında yiyip içmemekle oruç, her gün bize verilen yirmi dört saatten bir saatini namaza ayırmakla vakte ve bedene ait zekât, kıbleye yönelerek Kâbe’yi karşımıza almakla hac ibâdetinin numûnesini içerir.
Bunun beraberinde meleklerin, hayvanların ve bitkilerin ibâdetlerini de temsil eden bir ibâdet olmasıyla secdede, rükûda, kıyamda Allah’ı zikretmekte olan meleklerin ibâdetlerini, hem taş ve ağaç ve hayvanların o ibâdetlere benzeyen durumlarını andırır.
Namaz kılan insan, yeryüzünü büyük bir mescit tasavvur eder. Namazındda, meâlen, “Yalnız sana ibâdet eder ve yalnız senden yardım dileriz” diyerek, yeryüzündeki bütün mü’minler nâmına, bütün varlıklar hesabına ve vücudundaki bütün zerre ve hücreler adına Rabbine ibâdet eder ve duâ eder.
İşte insanı insan kılan ve diğer mahlûklardan ayırarak eşrefi mahlukat yapan bu hususiyetidir. Yani kendi ibâdetiyle beraber sair mahlukatın da ibâdetlerinin farkına varması ve bu şuur ile bütün ibâdetleri Allah’a takdim etmesidir. Bu küllî vazifeyi de namaz ile yapar. Yani insan namaz ile yerlerin ve göklerin ilâhı olan Allah’a sevgili olduğu gibi, yeryüzüne halife ve sultan ve hayvanâta reis ve komutan olur ve bütün mahlukâtın üstüne çıkar.
Resûlullah (asm) şöyle buyurmuştur: “Şunu bilin ki, en hayırlı ameliniz namazdır.” (İbnu Mâce)
2. Namaz, âdetleri ibâdete çevirir:
Namaz, diğer mubah dünyevî amelleri güzel bir niyet ile ibâdet hükmüne geçirir. Namaz kılanın oturması, yatması, yemek pişirmesi ve çalışması gibi dünyevî ve sıradan işleri basitlikten çıkar ibâdet hükmüne geçer. Gün içinde toplam bir saatini namaza ayırmakla diğer yirmi üç saati hayat bulur. Âhirete güzel ve kârlı bir yatırım yapar. Hatta yapılan iyiliklerin ancak namazla hayat bulduğunu şu iki hadîs-i şerif ikaz eder. 3. Namaz berekete sebbeptir: Namaz, çalışanın kazancında berekete vesîle olur. Geçim derdine dalarak namazın terk edilmesi ve ardından “çalışmak da ibâdettir” sözleri vicdanı susturma çabasından başka bir şey değildir. Çünkü çalışmak ancak namaz kılmakla ibâdet olur. Kur’an’da Rabbimiz: “Ehline namaz kılmalarını emret. Kendin de onda devamlı ol. Biz senden rızık istemiyoruz. Sana rızık veren biziz.” (Taha, 132) buyurarak insanın asıl vazifesini hatırlatmaktadır. Resûlullah (asm) ise, namazın rızkın bereketine vesîle olduğunu Hz. Ebû Hureyre’ye şöyle ifade etmiştir: “Ebu Hureyre! Ailene namaz kılmalarını emret, Allahu Teala sana hesaba katmadığın yerden rızık gönderir.” (İhyâ) 4. Namaz, cisme sıhhat, ruha, kalbe ve akla huzur verir:
Namaz kılan insan; fıtratın gâyesi ibâdet olduğu için, vazifesini yerine getirmiş olmanın rahatlığını duyar. Rabbine itaat etme lezzetini hisseder. Namaz, cisme hiçbir şekilde külfet olmayıp harekatıyla bedenin şifasına vesile olduğu gibi, ruhun ve kalbin ve aklın büyük bir rahatını sağlar. Hz. Huzeyfe, “Efendimiz (asm)’ı herhangi bir şey üzecek olursa namaz kılardı” demiştir. Namaz kılmayan insana yerlerin ve göklerin yaratıcısı olan Allah’ın tekrar tekrar emrettiği namaza karşı yaptığı tembellik, elbette manevî, büyük bir azap ve sıkıntı verir. Bu azap insanın küçük bir vazifesizlikle küçük bir âmirinden aldığı ikaz sıkıntısından elbette çok daha ağırdır. Namazı terk etme cezası olarak hem kalbî, hem ruhî sıkıntılar çeken namazsız insan o sıkıntı ve huzursuzluktan kurtulmak için kendini eğlenceye sevkeder. Sefih eğlenceler de ahlâkını bozar. Böylece dünyası ve âhiretine dair ümitsiz bir hayat geçirmek sûretiyle acı bir zarara uğrar. 5. Namaz, îmanı artırır, şirk ve küfürden uzaklaştırır: Namazın hakkıyla edâ edilmesi, îmanı ziyadeleştirir, kuvvetli ve sâbit kılar ve kulu Allah’a yakınlaştırır. Günde beş vakit huzura çıkmakla kalplere ve akıllara Allah’ın büyüklüğünü idrak ettirir ve ilâhî kanuna itaate sevk eder. Allah’ın rızâsını kazandıracak sair ibâdetlere de şevk verir. Namaz günahlara ve kötülüklere karşı sakınma ve nefret hissi uyandırırken, namazsızlık günaha cesaret verir. Efendimiz (asm) şu hadis-i şerifleriyle, ümmetine namazla îmanlarını muhafaza etmelerini ikaz etmiştir: “Kişi ile şirk ve küfür arasında namazın terki vardır.” (Müslim) “Temizliğini tam yapıp beş vakit namazı sürekli vakitlerinde kılanın namazları kıyamet günü kendisi için nur ve delil olur.” (İmam Ahmed, İbni Hıbban) “Bir namazı kasıtlı olarak terk eden kişi Muhhammed (asm)’ın ümmetinden uzaklaşmış olur.” (İmam Ahmed, Beyhaki)
6. Namaz kötülüklerden alıkoyar:
“Îman eden kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar” (İbrahim, 31) âyetinden anlaşılıyor ki îman namazı netice verrir. “(Ey Resûlüm!) Kitaptan sana vahyedileni oku ve namazı hakkıyla eda et! Şüphe yok ki namaz, çirkin işlerden ve kötülüklerden (insanı) alıkoyar. (Namaz kılarak) Allah’ı zikretmek ise, elbette (her şeydden ) en büyük olandır. Ve Allah ne yaparsanız bilir.”ise (Ankebut 45) âyetinden anlaşılan ise namazın hakkıyla eda edildiğinin alâmeti, kötülüklerden alıkoymasıdır. Demek ki, kâmil bir îmandan dosdoğru bir namaz, dosdoğru bir namazdan güzel ahlâk ortaya çıkacaktır.
“Sahih ve doğru bir şekilde namaza devam edildikçe iyilik artar. Ressûlullah (sav)’dan rivâyet olunmuştur ki: ‘Kim bir namaz kılar da, o namaz kendisini açık ve gizli kötülüklerdden alıkoymazsa o namazla Allah’tan uzaklaşmaktan başka bir şey artırmış olmaz’ buyurmuştur. Onun için İbnü Mes’ud Hazretleri demiştir ki: ‘Namazını gereği gibi yerine getirmeyen Allah Teâlâ’dan uzaklığı artırmaktan başka bir şey yapamaz.’ Bunun sebebi, çünkü namaza itaat, onun sınırlarını gözeterek hakkıyla kılmaktır. Onun sınırında ise açık ve gizli bütün kötülüklerden men ve alıkoyma vardır.”(Elmalı) 7. Namaz, günahlara kefârettir: “Gündüzün iki tarafında (öğle ve ikindi vakitlerinde) ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde (akşam, yatsı ve sabah vakitlerinde) ise namazı hakkıyla eda et! Muhakkak ki iyilikler, (büyük günahlardan kaçınmak şartıyla) kötülükleri giderir. Bu, ibret alanlara bir nasihattir.” (Hud 114) “Hâsılı işte bu beş vakit namazı ikame et. Zira şurası kesindir ki, iyilikler kötülükleri giderir. Yani her namaz bir hasenedir, beş vakit ise hasenattır. Hasenata devam edildikçe seyyiat, yani kötülükler silinir gider, işte bu muhakkaktır. Binaenaleyh beş vakit namaza devam edildikçe arada beşeriyet icabı işlenen bazı seyyiat da silinir gider. Beş vakit namaz, arada meydana gelebilecek küçük günahlara kefâret olur.”(Elmalı) Efendimiz (asm) bu mevzu hakkında şöyle buyurmuşlardır: “Namazlar büyük günahlardan kaçınıldığı sürece aralarındaki küçük günahlar için birer kefarettir.” (Müslim) “Namaz insanın kapısının önünden akan tatlı ve tertemiz bir ırmağa benzer. Günde beş defa o nehre girip yıkanan bir kişinin üzerinde kir namına bir şey kalır mı dersiniz?” (İmam Ahmed, İmam Malik, Nesai, Huzeyme) Ebu Musa el-Eş’arî (ra) ise şunları söylemiştir: “Bizler günah yüklerimizi gitgide ağırlaştırıyoruz. Ancak kıldığımız farz namazlar kendisinden önceki günahların kefareti olur. Ama daha sonra günah yükümüzü bir daha çoğaltırız. Ondan sonra kılacağımız namaz da onun için kefaret olacaktır. (Kenz))
“Kıyamet günü kulun ilk bakılacak ameli namazdır.” (Sünen) (Eğer namazı tam görülürse namazı ve öteki amelleri de kabul edilir. Eğer namazı eksik bulunursa hem namazı hem de diğer amelleri yüzüne çarpılır.)
“Şüphesiz ki iman edip Salih amel işleyenler, namazı hakkıyla eda edenler ve zekatı verenlerin Rableri katında mükafatları vardır. Onlara hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.” (Bakara, 277)
Bir yanıt yazın