İnsan dünya hayatında başta kendi nefsi ve yakınları olmak üzere pek çok şeyleri sever. İnsanın en mühim bir kulluk vazifesi ise; Dünyayı ve ondaki varlıkları mânâ-yı harfiyle, yani Allah namına sevmektir. Güzel şeyler için “Allah ne kadar güzel yaratmış” demeli, kalbe başka muhabbet ve sevgilerin girmesine izin vermemelidir. Çünki kalbin içi Samed olan Allah’ın aynasıdır ve ona mahsustur.
İşte bütün muhabbet ve sevgiler, eğer Allah namına olsa, hem meşru bir muhabbettir, hem Allah sevgisini arttırır, hem de bu sevgilerin âhirette ebedi, büyük kazanç ve neticeleri olur.
Mesela, leziz yemeklere, hoş meyvelere şükrederek olan meşru sevginin âhiretteki neticesi, Kur’ân’ın bildirdiği gibi, Cennet’e lâyık bir tarzda, Cennet’in leziz yemekleri ve güzel meyveleridir. Hattâ dünyada yediğin meyve için söylediğin “Elhamdülillah” kelimesi, Cennet meyvesi şeklinde cisim giyerek sana takdim edilir. Burada meyve yersin, orada “Elhamdülillah” yersin.
Bir yanıt yazın