Nedir İslâm davasındaki kardeşlik? Derin derin hiç düşündünüz mü? Manasını hissederek yaşadınız mı?
İhlasla yoğrulmuş bir muhabbet, riyasız ve karşılıksız bir muavenet, aynı göz ile görebilmek, aynı kulak ile işitebilmek, bir kalp ile hissedebilmek, bir ruh olabilmek…
İfade etmekte kelimeler kifayetsiz kalıyorsa elbette yaşanır kardeşlik! Yaşamaktaysanız bu ulvî hisleri elbette söze ne hacet!
Her münasebetin dünyevi menfaatlere dayandığı günümüzde zevc-zevce, evlat-ebeveyn arasında dahi bir karşılık gözlenmekte. İslâm davasındaki kardeşlikte ise asla menfaat söz konusu değildir, olamaz.
Manevi bir ortaklıktır kardeşlik. Mutlulukta, kederde, endişelerde, umutlarda beraberliktir. “Kalbten kalbe yol vardır” kaidesince kardeşlik bir gönül iletişimidir. Hissedebilme, anlayabilme sanatıdır.
Sormadan cevap almaktır. İnanmaktır, güvenmektir, dualarda buluşmak belki de hiç ayrı olmamaktır, hiç yalnız kalmamaktır kardeşlik.
Aşktır, şefkattir, sabırdır, metanettir. Engelleri aşmada ise mücadele ruhudur İslâm davasındaki kardeşlik.
Bir olan inancın ardından birlikte koşmak, birlikte yorulmak, birlikte “haydi kardeşim” demektir. Öyle ki, sadece dünya saadetine vesile olmaz, ahirette Rabbimizin lutfuyla cennete visal sebebidir kardeşlik.
Kusurları örtmektir hakiki kardeşlik. Settar olan Allah’ın “kim mü’min kardeşinin ayıbını gizlerse, kıyamet günü kimsenin bilmediği günahlarını örterim” buyurduğu gibi kusurları örtmekte gece gibi olmaktır. Meziyetleri, kabiliyetleri meydana çıkarmada ise gündüz gibi, güzellikleri yansıtmada da ayna gibi olmaktır.
Kardeşlik davası olan İslâm davasında hislerimizi tekrar değerlendirmeye ne dersiniz? Allah’dan samimane bir şekilde kardeşliği talep etmek.. Şahsiyetlere takılmakla hasıl olan kırgınlık ve dargınlıkları son bulduracak hakiki bir kardeşliği ahdetmeye ne dersiniz? Bu kutsi hasletin temin edilmesi uğrunda Bediüzzaman Hazretleri’nin ifade ettiği şu cümleler kulaklarımızda çınlamalı. “Kardeşlerimden rica ediyorum ki, sıkıntıdan veya ruh darlığından veya titizlikten veya nefs ve şeytanın desiselerine kapılmaktan veya şuursuzluktan, arkadaşlardan sudur eden fena ve çirkin sözlerle birbirinize küsmeyiniz.Ve haysiyetime dokundu demeyiniz. Ben o fena sözleri kendime alıyorum, damarınıza dokunmasın. Bin haysiyetim olsa kardeşlerimin mabeynindeki muhabbet ve samimiyete feda ederim.” (Lem’alar)
Azmetmeden, zorlanmadan, çile çekmeden olmuyor. Toprak gibi kendini çiğneyenlere gül vermeden olmuyor. Koza içinde sıkışmadan, mücadele etmeden kelebek olup uçulmuyor, özlenen bahara kanat açılmıyor. Sahâbe misal bir kardeşlikle özlenen beklenen bahar için bir katre yağmur da siz olmaya ne dersiniz? İslâm kardeşliğinde dava şuuruyla buluşmak temennisiyle..
Bir yanıt yazın