Peygamber Efendimiz’in (sav) Duâları:
”(Ey Habîbim!) Sakın hiçbir şey için, Allah’ın dilemesine bağlamadıkça (inşâallah demedikçe): “Ben bunu yarın kesinlikle yapacak olanım” deme! (Bunu) unuttuğun zaman ise, Rabbini an …”1
“(Ey Habîbim!) Sana vahyedilmesi tamamlanmadan önce Kur’ân’(ı okuma)da acele etme! Ve “Rabbim! İlmimi artır!” de!”2
“Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım. Rabbim! (Onların) yanımda bulunmalarından dahi sana sığınırım.”3
“Rabbim! Bağışla! Merhamet eyle! Sen, merhamet edenlerin en hayırlısısın!”4
Hz. İbrâhîm’in Duâları:
”Rabbimiz! Şüphesiz ki sen, neyi gizler ve neyi açıklarsak bilirsin. Çünkü ne yerde, ne de gökte hiç bir şey Allah’a gizli kalmaz!”5
Rabbim! Beni, namazı hakkıyla eda eden bir kimse eyle; zürriyetimden de (böyle kimseler yarat)! Rabbimiz! Duâmı kabul buyur!”6
“Rabbimiz! Hesabın görüleceği gün bana, ana-babama ve (bütün) mü’minlere mağfiret eyle!”7
“Rabbim! Bana hikmet ihsan buyur ve beni sâlih kimseler arasına kat! Sonraki (ümmet)ler içinde benim için bir lisân-ı sıdk (güzel bir medihle anılmayı) nasîb eyle! Ve beni Naîm Cennetinin vârislerinden kıl! Babama da mağfiret eyle; çünkü o dalâlete düşenlerdendir. Ve (insanların) diriltilecekleri gün, beni utandırma!”8
“Rabbim! Bana sâlihlerden (olacak bir çocuk) ihsân eyle!”9
Hz. Mûsâ’nın Duâları:
“Rabbim! Benim göğsüme genişlik ver! Ve işimi bana kolaylaştır.”10
“İçimizden bazı beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi helâk mı edeceksin? (Helâk etme yâ Rabbî!) Bu, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla kimi dilersen (küfürlerindeki ısrarları sebebiyle) dalâlete atar, kimi de dilersen (hikmetine binâen kendi lütfundan) hidâyete erdirirsin. Sen bizim velîmizsin; artık bize mağfiret eyle; ve bize merhamet buyur; çünkü sen bağışlayanların en hayırlısısın.”11
“Bize bu dünyada da, âhirette de iyilik yaz; şüphesiz ki biz sana yöneldik.”12
“Rabbim! Doğrusu ben nefsime zulmettim; artık beni bağışla!”13
“Rabbim! Gerçekten ben, bana indireceğin her hayra muhtâcım.”14
Hz. Îsâ’nın Duâsı:
“(Yâ Rabbî!) Sen, noksan sıfatlardan münezzehsin! Hakkım olmayan bir şeyi söylemek bana yakışmaz! Eğer onu söylemiş olsaydım, o takdirde (sen) onu muhakkak bilirdin! (Sen) benim nefsimde olanı bilirsin; fakat (ben) senin zâtında olanı bilmem! Muhakkak ki görünmeyenleri hakkıyla bilen ancak sensin!”15
Hz. Nûh’un Duâları:
“Rabbim! Doğrusu ben, hakkında bilgi sahibi olmadığım bir şeyi senden istemekten sana sığınırım. Eğer bana mağfiret etmez ve bana merhamet etmezsen, hüsrâna uğrayanlardan olurum.”16
“Rabbim! Bana, ana-babama, evime mü’min olarak girene, (bütün) mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara mağfiret eyle! Zâlimlere de helâktan başka bir şey artırma!”17
Hz. Eyyûb’un Duâsı:
“Zarar gerçekten bana dokundu; sen merhametlilerin en merhametlisisin.”18
Hz. Zekeriyyâ’nın Duâları:
”Rabbim! Bana, tarafından temiz bir zürriyet ihsan eyle! Şüphesiz ki sen, duâyı hakkıyla işitensin.”19
“Rabbim! Beni tek bırakma; sen (herkes fenâ bulduktan sonra, bâkî kalarak) vârislerin en hayırlısısın.”20
Hz. Yûnus’un Duâsı:
“Senden başka ilâh yoktur; seni tenzih ederim! Gerçekten ben (nefsine) zulmedenlerden oldum.”21
Hz. Yûsuf’un Duâsı:
“Rabbim! Bana mülkten (bir nasîb) verdin ve bana rüyâların ta’birinden (bir ilim) öğrettin. Ey gökleri ve yeri hakkıyla yaratan! Sen, dünyada da, âhirette de benim velîmsin (gerçek dostumsun). Canımı Müslüman olarak al ve beni sâlih kimseler arasına kat!”22
Hz. Âdem’in (ve Havva’nın) Duâsı:“Rabbimiz! (Biz) kendimize zulmettik; eğer bize mağfiret etmez ve bize merhamet etmezsen, mutlaka hüsrâna uğrayanlardan oluruz.”23
Hz. Süleyman’ın Duâsı:
“Rabbim! Beni ve ana-babamı ni’metlendirdiğin ni’metine şükretmemi ve râzı olacağın sâlih ameller işlememi bana ilhâm eyle ve rahmetinle beni sâlih kullarının arasına kat!”24
Kehf, 23-24
Tâhâ, 114
Mü’minûn 97, 98
Mü’minûn, 118
İbrâhîm, 38
İbrâhîm, 40
İbrâhîm, 41
Şuarâ, 83-87
Saffat, 100
Tâhâ, 25-26
A’râf, 155
A’râf, 156
Kasas, 16
Kasas, 24
Mâide, 116
Hûd, 47
Nuh, 28
Enbiyâ, 83
Âl-i İmran, 38
Enbiyâ, 89
Enbiyâ, 87
Yûsuf, 101
A’râf, 23
Neml, 19
“… Ey gökleri ve yeri hakkıyla yaratan! Sen, dünyada da, âhirette de benim velîmsin (gerçek dostumsun). Canımı Müslüman olarak al ve beni sâlih kimseler arasına kat!”
Yûsuf Sûresi, 101
Bir yanıt yazın