Haşir meydanındaki hesap bittikten sonra mü’minler, hesabı hakkıyla vermenin sürûrunu yaşayarak, dünyada iştiyak duyup merak ettikleri ebedî saâdet yurdu olan Cennet hayatına doğru büyük bir heyecanla ilerlerler. Mü’minler Cennete müştak oldukları gibi, Cennet de sakinlerini büyük bir özlemle beklemektedir. Mü’minleri bekleyen ve Kur’ân’da geçen sekiz Cennet ismi şöyle zikredilmektedir:
Firdevs Cenneti: “Şüphesiz ki îman edip sâlih ameller işleyenlere gelince, onlar için bir ağırlama yeri olarak Firdevs Cennetleri vardır.” (1)
Adn Cenneti: “Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî olarak kalıcı oldukları Cennetler ve Adn Cennetleri’nde güzel meskenler va‘d etti.” (2)
Me’va Cenneti: “And olsun ki, onu (Cebrâil’i aslî sûretinde) diğer bir inişte de (Mi‘râc gecesi), Sidretü’l-Müntehâ’nın yanında (iken) gördü. Ki Cennetü’l-Me’vâ onun yanındadır.”(3)
Naîm Cenneti: “Beni naîm cennetinin varislerinden kıl!”(4)
Huld Cenneti: De ki: “(Başınıza gelmesi muhakkak olan) bu (netîce) mi hayırlıdır, yoksa takvâ sahiplerine va‘d edilen (ni‘metleri aslâ kesilmeyecek olan) Huld Cenneti mi? (Orası) onlar için bir mükâfât ve bir varış yeridir.” (5)
Karar Cenneti: “Ey kavmim! Bu dünya hayâtı ancak (geçici) bir menfaattir; doğrusu âhiret ise, Dârü’l-Karar (asıl kalınacak yer) dir.” (6)
Dârü’s-Selâm: “Onlar için Rableri katında Dârü’s-Selâm (Cennet) vardır ve O (Allah), yapmakta oldukları (sâlih ameller) sebebiyle onların dostudur.” (7)
Dârü’l-Mukâme: “O (Rab) ki, lütfundan bizi (asıl) Dârü’l-Mukâmeye (Cennete) yerleştirdi. (Artık) orada bize ne bir yorgunluk dokunur, ne de orada bize bir usanç dokunur.” (8)
Sonsuzluk hayatını bize ta’rif eden Ku’rân-ı Azîmü’ş-Şân ve Peygamber Efendimiz (asm), Cennet hayatı ve nimetlerinden bahsettikleri gibi, bu nimetler ve lezzetler içerisinde hatta bu lezzetleri bize unutturacak derecede bütün lezzetlerin fevkinde bir lezzetten de bahsetmektedirler. O lezzet de ru’yet-i
Cemâlullahtır. Yani bizi şu dünya hayatında terbiye edip rızık veren, bütün ihtiyaçlarımıza cevap verip dertlerimize devâ veren sâhibimiz, mâlikimiz olan Allah-u Zülcelâl Hazretleri’dir.
Cenâb-ı Hakk bizi o sonsuzluk âleminde kendi cemâliyle müşerref eyleyip, sohbetinde bulunmayı cümlemize nasip eylesin. Âmîn!
Kehf, 107
Tevbe, 72
Necm, 13-15
Şuara, 85
Furkan, 15
Mü’min, 39
En’âm, 127
Fâtır, 35
Bir yanıt yazın